gelişigüzel

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Baştan savma, lalettayin

Örnek:

1. Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir.

1. Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Herhangi bir, rastgele

Örnek:

1. Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı.

1. Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı.


Telaffuz : gelişi'güzel