Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
faksimile
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tıpkıbasım


Lisan : Fransızca fac-similé

fakslama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belgegeçerleme işi


fakslamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Belgegeçerlemek, belgeçlemek


fakslatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belgegeçerletme işi


fakslatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Belgegeçerletmek, belgeçletmek


faktitif
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ettirgen fiil


Lisan : Fransızca factitif

Telaffuz : fa'ktitif

faktör

İlgili Kelimeler:

risk faktörü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Etmen

Örnek:

1. Bütün hastalıklarda böyle ruh faktörleri bulunabilir.

1. Bütün hastalıklarda böyle ruh faktörleri bulunabilir.

2. Etken


Lisan : Fransızca facteur

fakül
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Benek


Lisan : Fransızca facule

fakülte

İlgili Kelimeler:

eğitim fakültesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir üniversitenin, öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış kollarından her biri

Örnek:

1. Bir ev hizmetçisi azıcık dişini sıkınca çocuğunu fakülteye gönderebiliyor.

1. Bir ev hizmetçisi azıcık dişini sıkınca çocuğunu fakülteye gönderebiliyor.


Lisan : Fransızca faculté

Telaffuz : fakü'lte

fakülteli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Fakülte öğrencisi olan (kimse)


fal

İlgili Kelimeler:

falname, fal taşı, bakla falı, el falı, kahve falı, papatya falı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma, bakı

Örnek:

1. Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım.

1. Ben bütün fallara, bütün rüyalara, bütün itikatlara inanırım.


Lisan : Arapça fāl

fal açmak (veya bakmak)
Anlamı:

1. bakla, su, iskambil vb.ne bakarak gelecekte olacak şeyleri anlamaya çalışmak

Örnek:

1. Tutun birer niyet de açayım size birer maydanozlu fal!

1. Tutun birer niyet de açayım size birer maydanozlu fal!


fal taşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Falcıların fala bakmak için kullandıkları değişik biçim ve renklerdeki taş


fal taşı gibi
Anlamı:

1. iri, büyük

Örnek:

1. Bu elleri güzel, yüzü çirkin delikanlı, ilk defa gözleri fal taşı gibi açık, ruhundan bir ses koparabildi.

1. Bu elleri güzel, yüzü çirkin delikanlı, ilk defa gözleri fal taşı gibi açık, ruhundan bir ses koparabildi.


fala bakmak
Anlamı:

1. fal açmak

Örnek:

1. Para ile fala baktığı hâlde geçim sıkıntısından kurtulamıyor.

1. Para ile fala baktığı hâlde geçim sıkıntısından kurtulamıyor.


falaka

İlgili Kelimeler:

araba falakası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ceza olarak ayak tabanlarına vurmakta kullanılan, ayakları uygun bir durumda sıkıştırıp tutan, kalınca bir sopa ile bunun iki ucuna bağlı bir ipi olan cezalandırma aracı

2. Bu araçla uygulanan dayak cezası

3. Bazı kaldıraçlarda kullanılan ucu iple bağlı ağaç parçası


Lisan : Arapça falaḳa

Telaffuz : fala'ka

falakacı
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Sadrazamın, İstanbul kadısının, yeniçeri ağasının veya sekbanbaşının denetlemeler sırasında yanında bulunan ve suçluyu falakaya yatıran görevli


falakalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Falakası olan


falakasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Falakası olmayan


falakaya çekmek (veya yatırmak veya vurmak veya yıkmak)
Anlamı:

1. falakaya bağlayarak dövmek


falan

İlgili Kelimeler:

falan festekiz, falan feşmekân, falan fıstık, falan filan, filan falan

Anlamı:

1. zamir , zamir , zamir , zamir , Söylenmesi istenmeyen veya gerekli görülmeyen bir özel adın yerini tutan kelime, filan

Örnek:

1. Bana `falan geldi, falan gitti` diye anlatmaya başladı.

1. Bana `falan geldi, falan gitti` diye anlatmaya başladı.

2. isim , isim , isim , isim , Cümlede belirtilen nesne veya nesnelerden sonra gelerek `ve benzerleri` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Hiç heyecan falan göstermiyor.

1. Hiç heyecan falan göstermiyor.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tarih, yer, kişi vb.nin önüne gelerek tekrarlanmak istenmeyen sözlerin yerine kullanılan kelime

Örnek:

1. Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm.

1. Falan tarihte, falan yerde, falan kişi ile gezerken sizi gördüm.


Lisan : Arapça fulān

falan feşmekân
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Falan filan


falan festekiz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Falan filan

Örnek:

1. Unutma, yok bilmem, görmemiş, falan festekiz gibi masallar anlatmaya başladı.

1. Unutma, yok bilmem, görmemiş, falan festekiz gibi masallar anlatmaya başladı.


falan filan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Önem verilmeyen, hafifsenen kimse, şey, filan falan, falan festekiz, falan feşmekân

Örnek:

1. Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş.

1. Doktorlar falan filan hap, banyo ve uçkur perhizi tavsiye etmiş.


falan fıstık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Falan filan