Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ezgi

İlgili Kelimeler:

ağır ezgi

Anlamı:

1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi

Örnek:

1. Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı.

1. Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı.

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gidiş, yol, tarz, tempo

Örnek:

1. Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez.

1. Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez.

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Üzüntü, sıkıntı


ezgiç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyaları ezmeye yarayan demir veya porselen alet


ezgilenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezgilenmek durumu


ezgilenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ezgi özelliğini kazanmak


ezgileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezgileşmek işi


ezgileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ezgi durumuna gelmek


ezgileştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezgileştirmek işi


ezgileştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Ezgileşme işini yaptırmak


ezgili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezgisi olan, melodik


ezgin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Paraca durumu bozuk olan (kimse)

2. Çok cefa görmüş (kimse)

Örnek:

1. Emir, hüküm altında yetişmiş bir sığıntı olduğunu çekingen, ezgin tavrıyla daima belli ederdi.

1. Emir, hüküm altında yetişmiş bir sığıntı olduğunu çekingen, ezgin tavrıyla daima belli ederdi.

3. Çürük, ezik (meyve)

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üzüntü veren

Örnek:

1. Bir gece önce çadırın kenarında dinlediğimiz o ezgin, baygın nağmeyi tutturdu.

1. Bir gece önce çadırın kenarında dinlediğimiz o ezgin, baygın nağmeyi tutturdu.


ezgince
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezgin bir biçimde olan

Örnek:

1. Münir, ezgince bir suratla: - Ne yapayım efendibabacığım, geçinme derdi bu.

1. Münir, ezgince bir suratla: - Ne yapayım efendibabacığım, geçinme derdi bu.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (ezgi'nce) Ezgin bir biçimde


ezginlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezgin olma durumu

2. Açlık duygusunu andıran bir tedirginlik

Örnek:

1. İçine ezginlik veren heyecanla balkon kapısının yanındaki koltuğa oturdu.

1. İçine ezginlik veren heyecanla balkon kapısının yanındaki koltuğa oturdu.

3. Üzüntü, sıkıntı

Örnek:

1. Alacaklı değil, borçlu ezginliği vardı içimde.

1. Alacaklı değil, borçlu ezginliği vardı içimde.


ezgisel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezgiye özgü


ezgisellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezgisel olma durumu


ezici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezme işini yapan (kimse veya şey)

2. Yıpratan, bunaltan, sıkıntılı

Örnek:

1. Hep ağır, ezici, sıkıntılı şeyler düşündükleri belliydi.

1. Hep ağır, ezici, sıkıntılı şeyler düşündükleri belliydi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üstün gelen, yok eden, ağır basan

Örnek:

1. Ezici çoğunluk.

1. Ezici çoğunluk.


ezicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezici olma durumu

Örnek:

1. Vaziyet, aynı sıkıcılık ve ezicilik içinde devam etti.

1. Vaziyet, aynı sıkıcılık ve ezicilik içinde devam etti.


ezik

İlgili Kelimeler:

ezik büzük

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çarpma, dövülme vb. sebeplerle vücutta oluşan bere

Örnek:

1. Vücudu eziklerle dolu idi.

1. Vücudu eziklerle dolu idi.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezilmiş veya yassılmış

3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü

4. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pısırık

5. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Üzüntülü bir biçimde

Örnek:

1. Hiç de ezik bulmaz kızını, hep güvenmiştir ona.

1. Hiç de ezik bulmaz kızını, hep güvenmiştir ona.


ezik büzük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ezilmiş ve büzülmüş, eğri büğrü

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Ezilmiş ve büzülmüş bir biçimde

Örnek:

1. Karşısında ezik büzük duran yorgun adamın yüzüne bakıyor hâkim.

1. Karşısında ezik büzük duran yorgun adamın yüzüne bakıyor hâkim.


eziklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezik olma durumu


eziklik duymak
Anlamı:

1. kendini mahcup hissetmek


ezile büzüle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Utangaçlıkla, sıkılganlıkla

Örnek:

1. Ezile büzüle, sıska bir yavru köpek gibi duvara, kapının pervazına sürünerek dışarı çıktı.

1. Ezile büzüle, sıska bir yavru köpek gibi duvara, kapının pervazına sürünerek dışarı çıktı.


ezilebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ezilebilmek işi


ezilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ezilme ihtimali veya imkânı bulunmak


ezilgen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kolayca ezilip toz durumuna gelen


ezilip büzülmek
Anlamı:

1. güç bir duruma düşüp davranışlarıyla utandığını belli etmek

Örnek:

1. Etrafındakiler hanımefendiye karşı bir suç işlemiş gibi ezilip büzülüyorlar.

1. Etrafındakiler hanımefendiye karşı bir suç işlemiş gibi ezilip büzülüyorlar.