Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
etek kiri
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yolsuz ilişki


etek öpmek
Anlamı:

1. yaltaklanmak, dalkavukluk etmek


etek pisliği
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yasal olmayan, yolsuz ilişki


etek silkmek
Anlamı:

1. el etek çekmek

2. çekilmek, artık karışmamak


etek takmak (veya giymek)
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , erkek ar, namus, erdem vb. özellikleri bulunmayan duruma düşmek


etek taşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Alaturka tuvalette taşın arka bölümü


etekleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eteklemek işi


eteklemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birinin eteğini saygı göstermek amacıyla öpmek veya öper gibi yapmak

Örnek:

1. Sedirin yanına varıp hanımı etekledi.

1. Sedirin yanına varıp hanımı etekledi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaranmaya çalışmak, dalkavukluk etmek


etekleri tutuşmak
Anlamı:

1. çok telaşlanmak

Örnek:

1. Öğleden sonra vali yine kıza köpüre arayınca komiser Zihni 'nin etekleri iyice tutuştu.

1. Öğleden sonra vali yine kıza köpüre arayınca komiser Zihni 'nin etekleri iyice tutuştu.


etekleri uzamak
Anlamı:

1. yanlışları düzeltmek, ayıbını kapatmak


etekleri zil (veya ıslık veya çalpara) çalmak
Anlamı:

1. çok sevinmek

Örnek:

1. İlk mektebe gittiği gün Gülsüm'ün sevincinden etekleri zil çalıyordu.

1. İlk mektebe gittiği gün Gülsüm'ün sevincinden etekleri zil çalıyordu.

2. alınan sevinçli bir haber üzerine telaşa ve heyecana kapılmak


eteklerini indirmek
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , üzerine düşen görevi yerine getirmek


eteklerini toplamak
Anlamı:

1. düzenli, temiz veya namuslu olmak


etekleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Etekleme işi


eteklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Etek

Örnek:

1. O irmik kokulu neftî bluzuyla vanilya kokulu gri etekliğini giyerdi.

1. O irmik kokulu neftî bluzuyla vanilya kokulu gri etekliğini giyerdi.

2. Bir şeyin aşağıya doğru uzanan yüzü

Örnek:

1. Davlumbazın etekliği.

1. Davlumbazın etekliği.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Etek yapmaya elverişli (kumaş)


etekserpen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kıyafeti toplu olmayan, pasaklı


Telaffuz : ete'kserpen

eten
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Etene

2. Yemişlerin yenilen bölümü


etene
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Döl eşi

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm


etenelenme
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Oğulcuk veya eklentileriyle ana arasında kimyasal değiş tokuşu sağlamak amacıyla ilgi kurma


etenelenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , biyoloji , biyoloji , nesnesiz , nesnesiz , biyoloji , biyoloji , Oğulcuk veya eklentileriyle ana arasında ilgi kurmak


eteneli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Etenesi olan


eteneliler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Etenesi bulunan memeliler alt sınıfı


etenesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Etenesi olmayan

Örnek:

1. Etenesiz memeli.

1. Etenesiz memeli.


etenesizler
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Etenesi bulunmayan basit yapılı memeli hayvanlar


eter
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar

2. Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu

3. Bir tür organik yağ çözücü


Lisan : Fransızca éther