Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
eteği ayağına dolaşmak
Anlamı:

1. eli ayağı dolaşmak


eteği belinde
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kıvrak ve hamarat (kadın)

Örnek:

1. Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.

1. Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.


eteği düşük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pasaklı veya düşkün (kadın)


eteği kirlenmek
Anlamı:

1. kadının namusuna dokunulmak


eteği temiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İffetli, namuslu (kadın)


eteğinde namaz kılınmak
Anlamı:

1. içi dışı çok temiz kişi olmak


eteğindeki taşı dökmek
Anlamı:

1. bütün bildiklerini açıklamak


eteğinden ayrılmamak
Anlamı:

1. peşini bırakmamak

Örnek:

1. Bu ağırsamaları anlamakla beraber aldırmayan Hilmi, eteğinden ayrılmıyor, peşi sıra yürümekten vazgeçmiyordu.

1. Bu ağırsamaları anlamakla beraber aldırmayan Hilmi, eteğinden ayrılmıyor, peşi sıra yürümekten vazgeçmiyordu.


eteğinden el çekmek
Anlamı:

1. etliye sütlüye karışmamak

2. birini tacizden vazgeçmek


eteğine düşmek (veya sarılmak)
Anlamı:

1. yalvarıp yakarmak


eteğine eğri
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İffetsiz, kötü (kadın)


eteğine pis
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Aşırı cinsel arzu duyan, şehvetli, tatmin olmayan


eteğine yapışmak (veya sığınmak)
Anlamı:

1. birinin koruyuculuğu altına girmek


eteğini başına atmak (veya sarmak)
Anlamı:

1. birini azarlamak, onur kırıcı sözlerle suçlamak


eteğini çekmek
Anlamı:

1. günah sayılan işlerden uzak durmak


eteğini toplamak
Anlamı:

1. birinin derli toplu olmasını sağlamak, birini düzenli yaşatmak

Örnek:

1. Senin eteğini toplamaktan hamur açacak zamanı mı var onun?

1. Senin eteğini toplamaktan hamur açacak zamanı mı var onun?

2. birinin kötü yaptığı işleri düzeltmek


eteğini tutmak
Anlamı:

1. yardım istemek


eteğiyle mum söndürmek
Anlamı:

1. uygun olmayan biçimde iş yapmak, sakar olmak, üstünkörü davranmak


etek

İlgili Kelimeler:

etek bağı, etek belde, etek bezi, etek dolusu, etek etek, etek kiri, etek pisliği, etekserpen, etek taşı, eteği arı, eteği belinde, eteği düşük, eteği temiz, eteğine eğri, eteğine pis, eksik etek, iç etek, maksi etek, midi etek, mini etek, uzun etek, üç etek, çatı eteği, dağ eteği, damak eteği, pencere eteği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bedenin belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi, eteklik

Örnek:

1. Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı.

1. Sevim'in eteği bir dikene takılıp yırtılmış, beyaz potinleri çamura batmıştı.

2. Giysinin belden aşağıda kalan bölümü

3. Giysinin alt kenarı

Örnek:

1. Vedia'nın eteklerinden gözlerini ayırmayarak onu takip ediyordu.

1. Vedia'nın eteklerinden gözlerini ayırmayarak onu takip ediyordu.

4. Çadır, kanepe örtüsü gibi kumaştan olan şeylerin yere sarkan bölümü

5. Dağ, tepe, yığın vb. yamaçlı şeylerin alt bölümü

Örnek:

1. Dağın eteklerine küme küme serpilen kerpiç evleri gördü.

1. Dağın eteklerine küme küme serpilen kerpiç evleri gördü.

6. Yağmur sularının, çatının bazı yerlerinden içeri sızmasını önlemek için yapılan saç örtü

Örnek:

1. Baca eteği. Boru eteği.

1. Baca eteği. Boru eteği.

7. argo , argo , argo , argo , Edep yeri


etek açmak
Anlamı:

1. kadın, cinsel arzusunu belirtmek


etek bağı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kadınların iç giysilerinin çarşaf altından görünmemesi için bellerine bağladıkları ince kuşak


etek belde
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Bir işi yapmaya hazır olan


etek bezi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kundak çocuklarının belden aşağısına sarılan bez


etek dolusu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Pek çok, bol bol, alabildiğince fazla


etek etek
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bol bol, pek çok