92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Atı hızlı sürmek, koşturmak
1. Kimine at vermiş eştirir gezer / Kimine aşk vermiş coşturur gezer
1. Kimine at vermiş eştirir gezer / Kimine aşk vermiş coşturur gezer
1. isim , isim , isim , isim , Kara kalem resimde çizgiyi veya pastel boyasını yaymak için kullanılan, kendi üzerine sarılmış kâğıt veya deri
Lisan : Fransızca estompe
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Giysi
1. Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti.
1. Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti.
Lisan : Arapça es̱vāb
Telaffuz : esva:bı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Giysili
1. Arkadan hâkî esvaplı, ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı.
1. Arkadan hâkî esvaplı, ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı.
beyaz eşya, ev eşyası, sandık eşyası
1. isim , isim , isim , isim , Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler
1. Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar.
1. Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar.
Lisan : Arapça eşyāʾ
Telaffuz : eşya:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eşyası olan
1. Adaya taşınmayı kurdular, eşyalı bir ev aradılar.
1. Adaya taşınmayı kurdular, eşyalı bir ev aradılar.
et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde
1. isim , isim , isim , isim , İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka
1. Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.
1. Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.
2. Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
3. Ten
1. Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.
1. Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.
4. Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm
1. Bu zeytinde et denecek bir şey yok.
1. Bu zeytinde et denecek bir şey yok.
1. isim , isim , isim , isim , Deri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık
1. Çenesinde, iki beyaz kıl sarkan iri bir et beni.
1. Çenesinde, iki beyaz kıl sarkan iri bir et beni.
1. `kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hristiyanların büyük perhize girmek üzere bulundukları günler, et kırımı, apukurya
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Et kesimi
1. `bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Kemiksiz ve yağsız kuşbaşı etten yapılan bir tür yemek