Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
estirilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Estirme işi yapılmak


estirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Estirmek işi


eştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eştirmek işi


estirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Esmesini sağlamak


eştirmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Eşmesini sağlamak


eştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Atı hızlı sürmek, koşturmak

Örnek:

1. Kimine at vermiş eştirir gezer / Kimine aşk vermiş coşturur gezer

1. Kimine at vermiş eştirir gezer / Kimine aşk vermiş coşturur gezer


estomp
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kara kalem resimde çizgiyi veya pastel boyasını yaymak için kullanılan, kendi üzerine sarılmış kâğıt veya deri


Lisan : Fransızca estompe

esvap
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Giysi

Örnek:

1. Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti.

1. Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti.


Lisan : Arapça es̱vāb

Telaffuz : esva:bı

esvaplı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Giysili

Örnek:

1. Arkadan hâkî esvaplı, ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı.

1. Arkadan hâkî esvaplı, ikişer olmuş rüştiye çocukları bağrışarak kaynaşıyorlardı.


esvapsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Giysisiz


esvapsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giysisizlik


eşya

İlgili Kelimeler:

beyaz eşya, ev eşyası, sandık eşyası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler

Örnek:

1. Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar.

1. Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar.


Lisan : Arapça eşyāʾ

Telaffuz : eşya:

eşyalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eşyası olan

Örnek:

1. Adaya taşınmayı kurdular, eşyalı bir ev aradılar.

1. Adaya taşınmayı kurdular, eşyalı bir ev aradılar.


eşyasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eşyası olmayan


eşyasızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eşyasız olma durumu


et

İlgili Kelimeler:

et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka

Örnek:

1. Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

1. Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.

2. Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi

3. Ten

Örnek:

1. Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

1. Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.

4. Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm

Örnek:

1. Bu zeytinde et denecek bir şey yok.

1. Bu zeytinde et denecek bir şey yok.


et bağlamak
Anlamı:

1. şişmanlamak

2. yara kapanmak


et beni
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık

Örnek:

1. Çenesinde, iki beyaz kıl sarkan iri bir et beni.

1. Çenesinde, iki beyaz kıl sarkan iri bir et beni.


et kafalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Anlayışsız, kaba

2. Budala, enayi


et kafalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Et kafalı olma durumu


et kanlı gerek, yiğit canlı
Anlamı:

1. `kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır` anlamında kullanılan bir söz


et kesimi
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hristiyanların büyük perhize girmek üzere bulundukları günler, et kırımı, apukurya


et kırımı
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Et kesimi


et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
Anlamı:

1. `bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir` anlamında kullanılan bir söz


et lokması
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kemiksiz ve yağsız kuşbaşı etten yapılan bir tür yemek