92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Kelimeye `gibi, göre` anlamları katan -ce / -ce, -ça / -çe ekleri
1. Bence (ben-ce).
1. Bence (ben-ce).
1. isim , isim , isim , isim , İki veya daha çok şeyin eşit olmaması durumu, müsavatsızlık
1. Köy öğretmeni, köy çocuğunun zekâsını geliştirmeye ehemmiyet vermekle bu eşitsizliği telafi edebilir.
1. Köy öğretmeni, köy çocuğunun zekâsını geliştirmeye ehemmiyet vermekle bu eşitsizliği telafi edebilir.
1. -i , -i , -i , -i , Çabucak veya ansızın eşmek
1. Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın
1. Bereket versin ateş koydu demin komşu kadın / Üşüyorsan eşiver mangalı, eş, eş de ısın
Telaffuz : eşi'vermek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Dıştan görünüş
1. Şu anda kendisinin eşkâlini bilen yüzlerce ve belki de binlerce kişi onu arıyordu.
1. Şu anda kendisinin eşkâlini bilen yüzlerce ve belki de binlerce kişi onu arıyordu.
2. Biçim (II)
3. Kılık
Lisan : Arapça eşkāl
Telaffuz : eşkâ:li
1. isim , isim , isim , isim , İhalelerde sözleşme fiyatının maliyetlerdeki artışa göre güncellenmesi
Lisan : Fransızca escalation
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , İnce dövülmüş, yağsız, sinirsiz tavuk veya dana eti
Lisan : Fransızca escalope
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , İnsanın ve dünyanın sonunu, öbür dünyayı anlatmaya çalışan tanrı bilimi kolu
Lisan : Yunanca
Telaffuz : eskatolo'gya, l ince okunur
eşkenar dörtgen, eşkenar üçgen
1. sıfat , sıfat , geometri , geometri , sıfat , sıfat , geometri , geometri , Kenarları eşit olan
1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Dört kenarı da birbirine eşit olan dörtgen, main
1. Kuledeki eşkenar dörtgen saat on biri çeyrek geçeyi vuruyor.
1. Kuledeki eşkenar dörtgen saat on biri çeyrek geçeyi vuruyor.
1. isim , isim , geometri , geometri , isim , isim , geometri , geometri , Üç kenarı da birbirine eşit olan üçgen
1. Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.
1. Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir.
Eski Çağ, Eski Dünya, eski eserler, eski göz ağrısı, eski kafalı, eski kurt, eski püskü, eski toprak, eski tüfek, eski yazı, başeski
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı
1. Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?
1. Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?
2. Önceki, sabık
1. Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal.
1. Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal.
3. Geçerli olmayan
4. Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
5. Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
1. Eski öğretmen.
1. Eski öğretmen.
6. isim , isim , isim , isim , Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
1. Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
7. isim , isim , alay yollu , alay yollu , isim , isim , alay yollu , alay yollu , Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz
1. Mebus eskisi. Müdür eskisi.
1. Mebus eskisi. Müdür eskisi.
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Eski zamanlarda başlayıp yazının bulunuşuna kadar geçen süre
Özel: Evet
1. `devir değişti, eski tutumların değeri kalmadı` anlamında kullanılan bir söz
1. eski olayları yeniden ele almamak
1. O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı.
1. O, eski defterleri çoktan kapatmış, Osmanlıya kucağını açmıştı.
1. bir yarar umarak veya başka bir amaçla eski olayları yeniden ele almak
1. `aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Avrupa, Asya ve Afrika'ya topluca verilen ad
Özel: Evet
1. `birçok nedenin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa dönüştürülemez` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Eski toplulukların bilim, edebiyat, din ve güzel sanatına ilişkin her türlü ürünü veya kalıntısı, asarıatika
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Eski sevgili
1. Niye buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakallı geldim. Bak eski göz ağrılarına rastlayacakmışız.
1. Niye buraya bu kadar kılıksız, üstelik de bir karış sakallı geldim. Bak eski göz ağrılarına rastlayacakmışız.
1. `hiçbir şeyi değişmemiş, eski durumunda kalmış` anlamında kullanılan bir söz
1. Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı.
1. Bereket versin, işi kuru gürültüden ileri gitmediği, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşıldı.
1. bir işi daha iyi bir duruma sokmaya çalışırken büsbütün bozmak