Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
eşkinci
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Savaşa giden eyalet askeri


eşkincilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eşkinci olma durumu


eşkinli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hızlı ve düzenli giden (at)


eşkinsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hızlı ve düzenli gitmeyen (at)


Eskipazar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karabük iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : eski'pazar

Eskişehir

İlgili Kelimeler:

Eskişehir taşı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri


Özel: Evet

Telaffuz : eski'şehir

Eskişehir taşı
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Lüle taşı


Eskişehirli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskişehir ilinden olan kimse


Özel: Evet

Eskişehirlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskişehirli olma durumu


Özel: Evet

eskisi kadar (veya gibi)
Anlamı:

1. eskiden olduğu gibi, eskiden olduğu biçimde

Örnek:

1. Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor.

1. Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor.


eskisi olmayanın yenisi (veya acarı) olmaz
Anlamı:

1. `yeni bir şey edinildiğinde eskisi hemen elden çıkarılmamalıdır` anlamında kullanılan bir söz


eskisini aratmamak
Anlamı:

1. yenisi eskisinin yerini doldurabilmek, yokluğunu sezdirmemek


eskitebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskitebilmek işi


eskitebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Eskitme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Eskitmeye gücü yetmek


eskitilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskitilmek işi


eskitilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eskitme işi yapılmak, eski duruma getirilmek


eskitme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskitmek işi


eskitmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çok kullanarak eskimiş duruma getirmek, yıpratmak

Örnek:

1. Çocuk, pantolonunu eskitti.

1. Çocuk, pantolonunu eskitti.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Etkisini sürdürememek, yıpratmak

Örnek:

1. Yunus Emre'yi yüzyıllar eskitemedi.

1. Yunus Emre'yi yüzyıllar eskitemedi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaşlandırmak

Örnek:

1. Alkol, tütün ve aşk eskitti beni.

1. Alkol, tütün ve aşk eskitti beni.


eşkıya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar

Örnek:

1. Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü.

1. Nice kendi hâlinde insanları, dağ başlarında eşkıya tenkil eder gibi öldürttü.


Lisan : Arapça eşḳiyā

Telaffuz : eşkıya:

eşkıya gibi
Anlamı:

1. yüzü, bakışları ve kılığı korkunç olan


eşkıyaca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Eşkıyaya yakışır

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Eşkıyaya yakışır bir biçimde


eşkıyalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eşkıya olma durumu

2. Eşkıyaca davranış

Örnek:

1. Bu adam bir aralık eşkıyalık yapmış çok nemrut bir herif.

1. Bu adam bir aralık eşkıyalık yapmış çok nemrut bir herif.


eşkıyalık etmek
Anlamı:

1. eşkıyaya yaraşır biçimde davranmak


eskiye rağbet (veya itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı
Anlamı:

1. `her şeyin yenisi sevilir` anlamında kullanılan bir söz


eskiyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskiyebilmek durumu