92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Günün düşünce ve yaşayışına ayak uyduramayan (kimse)
1. önceki düşüncelerine dönmek
1. Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim.
1. Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Mesleğinde uzmanlaşmış olan (kimse)
1. Sizler eski kurtsunuz, sizlerin deneyimlerinden her zaman yararlanmaya açığız.
1. Sizler eski kurtsunuz, sizlerin deneyimlerinden her zaman yararlanmaya açığız.
2. Bir işin hileli yanlarını bilen ve kolay aldatılamayan (kimse)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok eski, iyice eski
1. Eski püskü paketin içinde ne olduğunu anladınız, değil mi?
1. Eski püskü paketin içinde ne olduğunu anladınız, değil mi?
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yaşlandığı hâlde dinç olan kimse
1. Ne de olsa eski toprak, atlatır bu vartayı da.
1. Ne de olsa eski toprak, atlatır bu vartayı da.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Herhangi bir işte eski ve deneyimli olan kimse
1. Kaç yılın eski tüfeğisin sen, kaç gece sabahlamışsındır gözaltılarda.
1. Kaç yılın eski tüfeğisin sen, kaç gece sabahlamışsındır gözaltılarda.
1. isim , isim , isim , isim , Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra kullanmaya başladığı ve 1928 yılında Latin alfabesine dayalı yeni Türk harflerinin kabulüne kadar geçen dönemde benimsenmiş olan, Arap alfabesine dayalı yazı sistemi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz eski, çok yeni olmayan
1. Biraz eskicelerinden seçilmiş olmakla beraber bana yakıştığını küçük kızı bile itiraf etti.
1. Biraz eskicelerinden seçilmiş olmakla beraber bana yakıştığını küçük kızı bile itiraf etti.
1. isim , isim , isim , isim , Her türlü eski eşya alım satımıyla uğraşan kimse
2. Eskimiş ayakkabıları onaran kimse
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Geçmiş zamanlarda, geçmiş çağlarda, geçmişte, mukaddema
1. Aynı şeyi eskiden de görmemiş miydim?
1. Aynı şeyi eskiden de görmemiş miydim?
1. isim , isim , isim , isim , Aksaray iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : e'skil
1. isim , isim , isim , isim , Eski olma durumu, antikite
1. Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir, bilmiyorduk.
1. Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir, bilmiyorduk.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Eski duruma gelmek, köhnemek
1. Eskimiş boş çuvallar gibi sızıp kalırlardı bir köşede.
1. Eskimiş boş çuvallar gibi sızıp kalırlardı bir köşede.
2. Yıpranmak
1. Yerde değerli ama artık eskimiş bir halı.
1. Yerde değerli ama artık eskimiş bir halı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gözden düşmek, değeri kalmamak
1. Artık eskidiğimiz için evde de pek telaş etmezler.
1. Artık eskidiğimiz için evde de pek telaş etmezler.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yaşlanmak
1. isim , isim , isim , isim , Kuzey Kutbu'nda yaşayan toplulukların adı
2. Bu topluluktan olan kimse
Özel: Evet
Telaffuz : eski'mo
1. isim , isim , isim , isim , Eskimo dili
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Filiz
1. isim , isim , isim , isim , Atın dörtnal ile tırıs arasındaki hızlı yürüyüşü
1. At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu dörtnala bir iki dakikada geldi.
1. At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu dörtnala bir iki dakikada geldi.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Böyle yürüyen (at)
1. Çakır, eşkin atına atladığı zaman yanında İsa Bey'in verdiği keskin ve benzersiz kılıç, koynunda da bir fermanla bir mektup vardı.
1. Çakır, eşkin atına atladığı zaman yanında İsa Bey'in verdiği keskin ve benzersiz kılıç, koynunda da bir fermanla bir mektup vardı.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Böyle bir yürüyüşle
1. Eşkin gitmek.
1. Eşkin gitmek.