Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dikleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dik duruma getirmek

Örnek:

1. Müfettiş Bey, oturuşunu daha da dikleştirdi.

1. Müfettiş Bey, oturuşunu daha da dikleştirdi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sert duruma getirmek


diklik

İlgili Kelimeler:

başı diklik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dik olma durumu


dikme

İlgili Kelimeler:

orta dikme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikmek işi

2. Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ağaç, direk

5. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Fidan, yeni dikilmiş fidan

6. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna

7. matematik , matematik , matematik , matematik , Dikey olan doğru veya düzlem, amut


dikmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir cismi dik olarak durdurmak

Örnek:

1. Bir yere direk dikmek.

1. Bir yere direk dikmek.

2. Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmek

Örnek:

1. Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir.

1. Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir.

3. -i , -i , -i , -i , Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmek

Örnek:

1. Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor.

1. Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor.

4. Beklemek için birini bir şeyin başına getirmek

Örnek:

1. O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı.

1. O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı.

5. Top, taş vb.ni dikine havaya atmak

6. Yapı kurmak, inşa etmek

7. spor , spor , spor , spor , Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymak

Örnek:

1. Oyuncu topu penaltı noktasına dikti.

1. Oyuncu topu penaltı noktasına dikti.


dikmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Biçilmiş veya yırtılmış kumaş, deri, yara vb.ni iğneye geçirilmiş iplikle tutturmak

Örnek:

1. Giysi dikmek.

1. Giysi dikmek.


dikmelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fidanlık


dikmen
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Koni biçiminde tepe


Dikmen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sinop iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : di'kmen

dikotomi
Anlamı:

1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , İkileşim


Lisan : Fransızca dichotomie

dikotomik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İkileşik


Lisan : Fransızca dichotomique

dikse
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağaçsız yerlerde, kuş yakalamak için üstüne ökse yerleştirilen ağaç


diksiyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Seslerin, sözlerin, vurguların, anlam ve heyecan duraklarını kurallarına uygun olarak söyleme biçimi

Örnek:

1. Müfredat programlarında kıraat yani diksiyon dersi yok.

1. Müfredat programlarında kıraat yani diksiyon dersi yok.

2. Konuşulan dilin incelenmesi ve kullanılması

3. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Duru, açık vurgulama ve çıkaklara tam uyarak konuşma


Lisan : Fransızca diction

dikta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk


Lisan : Almanca Diktat

Telaffuz : di'kta

diktacı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yönetimde dikta yanlısı olan


diktacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diktacı olma durumu


diktafon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir tür ses alma cihazı


Lisan : Fransızca dictaphone

diktatör
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse

Örnek:

1. İmparatorluk diktatörü olacağını hayalime bile getirmiyordum.

1. İmparatorluk diktatörü olacağını hayalime bile getirmiyordum.

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Zorba

Örnek:

1. Herhangi bir diktatörün ismini veya resmini gördüğüm zaman tüylerim diken diken ürperir.

1. Herhangi bir diktatörün ismini veya resmini gördüğüm zaman tüylerim diken diken ürperir.


Lisan : Fransızca dictateur

diktatörce
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Diktatöre yakışır

Örnek:

1. Ya falan mesele hakkında verdiği o meşhur diktatörce demeç?

1. Ya falan mesele hakkında verdiği o meşhur diktatörce demeç?

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (diktatö'rce) Diktatöre yakışır bir biçimde, diktatör olarak


diktatörlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diktatör olma durumu

Örnek:

1. Seni diktatörlük hırsını beslemekle suçluyorum.

1. Seni diktatörlük hırsını beslemekle suçluyorum.

2. Egemen ve mutlak siyasi bir gücün, bir veya birçok kişinin oluşturduğu bir yürütme organınca, denetimsiz olarak yürütüldüğü siyasi düzen

Örnek:

1. Diktatörlükten kurtulmak isteyen her toplum dil öğrenimine ne denli önem verse yeridir.

1. Diktatörlükten kurtulmak isteyen her toplum dil öğrenimine ne denli önem verse yeridir.

3. Bir diktatör tarafından yönetilen ülke


diktatörlük etmek
Anlamı:

1. diktatörce davranmak, zorbalık etmek


dikte
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma, yazdırım

2. Bu biçimde yazdırılan şey


Lisan : Fransızca dictée

dikte etmek
Anlamı:

1. yazdırmak için söylemek

Örnek:

1. Şimdi sana bir mektup dikte edeceğim.

1. Şimdi sana bir mektup dikte edeceğim.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birine isteklerini zorla kabul ettirmek


diktirebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diktirebilmek işi


diktirebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Diktirme ihtimali veya imkânı bulunmak


diktirilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diktirilmek işi