Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
dikkat toplaşımı
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Dikkatin sürekli olarak bir nesne veya konunun belirli bir yönü üzerinde toplanması, konsantrasyon


dikkate almak
Anlamı:

1. göz önünde bulundurmak, hesaba katmak, gereğini düşünmek

Örnek:

1. O yüzden annemin sözlerini dikkate almadı.

1. O yüzden annemin sözlerini dikkate almadı.


dikkate şayan
Anlamı:

1. değerli

Örnek:

1. Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz.

1. Alacağımız cevaplar içinde dikkate şayan görülenleri gazetemizde neşredeceğiz.


dikkati calip olmak
Anlamı:

1. dikkati çeken kimse veya şey olmak


dikkatini çekmek
Anlamı:

1. uyarmak

2. fark etmek


dikkatini çekmemek
Anlamı:

1. birinin ilgisini uyandırmamak

Örnek:

1. Arapça konuşan milletler arasındaki ayrılıklar da onun dikkatini çekmemişti.

1. Arapça konuşan milletler arasındaki ayrılıklar da onun dikkatini çekmemişti.


dikkatini toplamak
Anlamı:

1. duygu ve düşünceyi bir konu veya yapılan iş üzerinde yoğunlaştırmak

Örnek:

1. Dikkatini topladı, yürüyen insanlara daha bir titizlikle bakmaya başladı.

1. Dikkatini topladı, yürüyen insanlara daha bir titizlikle bakmaya başladı.


dikkatli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dikkat eden, özen gösteren (kimse)

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Dikkat ederek

Örnek:

1. Biz o koltuklara dikkatli otururduk.

1. Biz o koltuklara dikkatli otururduk.


dikkatli olmak
Anlamı:

1. dikkat etmek, dikkat göstermek

Örnek:

1. İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur.

1. İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur.


dikkatlice
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dikkatli bir biçimde

Örnek:

1. Çerçeveler son derece küçük olduğundan, her bir fotoğrafı, geriye sadece ufacık bir kafa kalacak biçimde dikkatlice kesmek gerekmişti.

1. Çerçeveler son derece küçük olduğundan, her bir fotoğrafı, geriye sadece ufacık bir kafa kalacak biçimde dikkatlice kesmek gerekmişti.


dikkatlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikkatli olma durumu


dikkatsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İşinde dikkatli davranmayan, dalgın, savruk, özensiz

Örnek:

1. İnsan tanımayan, dalgın, dikkatsiz biletçi de kötüdür.

1. İnsan tanımayan, dalgın, dikkatsiz biletçi de kötüdür.


dikkatsizce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dikkatsiz bir biçimde


Telaffuz : dikkatsi'zce

dikkatsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikkatsiz olma durumu, dalgınlık, savrukluk, özensizlik


dikkatsizlik etmek
Anlamı:

1. dalgınlık etmek


dikkuyruk
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Bir tür ördek (Oxyura leucocephala)


Telaffuz : di'kkuyruk

diklemesine
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dik olarak, dikçe

Örnek:

1. Tıklım tıklım bir trende yokuş aşağı, hemen hemen diklemesine gidiyoruz.

1. Tıklım tıklım bir trende yokuş aşağı, hemen hemen diklemesine gidiyoruz.


dikleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diklenme işi


diklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diklenmek işi

Örnek:

1. Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu.

1. Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu.


diklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Birine karşı ters bir davranışta bulunmak, karşı gelmek, kafa tutmak

Örnek:

1. Neymiş benim durumum, neden söz ediyorsunuz siz, diye dikleniyorum ki kapı vuruluyor.

1. Neymiş benim durumum, neden söz ediyorsunuz siz, diye dikleniyorum ki kapı vuruluyor.


dikleşebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikleşebilmek işi


dikleşebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dikleşme ihtimali veya imkânı bulunmak


dikleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikleşmek işi veya durumu


dikleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dik duruma gelmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birine karşı ters tutum içine girmek, karşı durmak

Örnek:

1. Fen şubesi şefi birden dikleşti.

1. Fen şubesi şefi birden dikleşti.


dikleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikleştirmek işi veya durumu