92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz ahmak
1. O vakte kadar Necmiye'ye bir şey söylememek pek ayıp ve ahmakça bir hareket olacaktı.
1. O vakte kadar Necmiye'ye bir şey söylememek pek ayıp ve ahmakça bir hareket olacaktı.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (ahma'kça) Ahmağa yakışır bir biçimde, aptalca, angutça
1. İnsanoğlunu bu kadar ahmakça aldatmak için insanın kendisi ne olmalıdır?
1. İnsanoğlunu bu kadar ahmakça aldatmak için insanın kendisi ne olmalıdır?
1. isim , isim , isim , isim , Yavaş yavaş ve ince ince yağan yağmur, çisenti
1. Ahmakıslatan hâlâ kesilmiyor.
1. Ahmakıslatan hâlâ kesilmiyor.
Telaffuz : ahma'kıslatan
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ahmaklaşma ihtimali bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aptallaşmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir an için şaşalayıp bocalamak
1. -i , -i , -i , -i , Ahmaklaştırma ihtimali bulunmak
2. Ahmaklaştırma becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Zekâsı az gelişmiş olma durumu, budalalık, anlayışsızlık, akılsızlık
1. Nerede zekâ umarsak orada ahmaklıkla karşılaşırız.
1. Nerede zekâ umarsak orada ahmaklıkla karşılaşırız.
1. isim , isim , isim , isim , Manisa iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ahme'tli
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Dilsiz (kimse)
2. Sağır ve dilsiz (kimse)
Lisan : Arapça aḫres
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kan bağı olmaksızın birbirlerini manevi olarak kardeş sayan kimselerden her biri
1. isim , isim , isim , isim , Ahret kardeşi olan kadınlardan her biri
1. Yerine oturmadı, ahretlik teyzenin getirdiği çayı da ayakta içiyordu.
1. Yerine oturmadı, ahretlik teyzenin getirdiği çayı da ayakta içiyordu.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öbür dünyada karşılığı görüleceğine inanarak yapılan (iş veya iyilik)
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Besleme kız, beslek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , isim , isim , eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , Bağır
Lisan : Arapça aḫşā
Telaffuz : ahşa:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağaçtan, tahtadan yapılmış
1. Hani bazı ahşap evler vardır, üstüne beton püskürtülür.
1. Hani bazı ahşap evler vardır, üstüne beton püskürtülür.
2. isim , isim , isim , isim , Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne
Lisan : Arapça aḫşāb
Çingene ahtapotu
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kafadan bacaklılardan, dokunaçlı bir tür mürekkep balığı (Octopus)
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Genellikle burun zarı üzerinde çıkan bir ur türü, polip
1. Genzinde de herhâlde ahtapot olacaktı ki boynunu uzatıp derin derin nefes alırdı.
1. Genzinde de herhâlde ahtapot olacaktı ki boynunu uzatıp derin derin nefes alırdı.
Lisan : Rumca
1. sırnaşık, yapışkan (kimse)
2. sömürmek amacıyla birçok işe, konuya el atan (kimse)
ahududu, ahu gözlü, ahu parçası
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Ceylan
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Güzel, ince, zarif (kadın)
Lisan : Farsça āhū
Telaffuz : a:hu
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Gözleri çok güzel olan (kadın)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çok güzel, çekici (kadın)
1. Benim gibi bir ahu parçası doğuran anaya da aşk olsun.
1. Benim gibi bir ahu parçası doğuran anaya da aşk olsun.