92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ahı'rlı
1. isim , isim , isim , isim , Gürcistan'ın Türkiye sınırlarına yakın bölgelerinde yaşamış olan ancak İkinci Dünya Savaşı sonlarında Sovyetler Birliği'nin değişik bölgelerine sürülen Türkler, Mesket Türkleri
Özel: Evet
ahitname, ahdetmek, Ahd-i Atik, Ahd-i Cedit
1. isim , isim , isim , isim , Kendi kendine söz vererek bir işi üzerine alma, ant
1. Ahdim olsun, bu işi yapacağım.
1. Ahdim olsun, bu işi yapacağım.
2. Antlaşma
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Devir, zaman
Lisan : Arapça ʿahd
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Antlaşmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Antlaşma belgesi
Lisan : Arapça ʿahd + Farsça nāme
Telaffuz : ahitna:me
ahzetmek, ahzüita, ahzükabz
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Alma
2. Kabul etme
Lisan : Arapça aḫẕ
1. isim , isim , isim , isim , Telefonda seslerin duyulduğu ve iletildiği parça
1. Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular.
1. Ahize birinden ona geçerek belki bir saat konuştular.
Lisan : Arapça āḫiẕe
Telaffuz : a:hize
1. kendi düşüncelerine dayanarak birtakım yargılara varmak
1. Biraz gariptir ki buluttan nem kapan o zamanki sansür bu cinayetler ve tesadüflerden ahkâm çıkararak hafiyelik etmezdi.
1. Biraz gariptir ki buluttan nem kapan o zamanki sansür bu cinayetler ve tesadüflerden ahkâm çıkararak hafiyelik etmezdi.
1. çekinmeden kesin yargılarda bulunmak
1. İşin içinde olmanın verdiği rahatlıkla bol keseden ahkâm kesen akıl hocalarının eleştirilerine hedef olmayı önleyemezler.
1. İşin içinde olmanın verdiği rahatlıkla bol keseden ahkâm kesen akıl hocalarının eleştirilerine hedef olmayı önleyemezler.
2. bilir bilmez konuşmak
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bizden sonrakiler, eslaf karşıtı
Lisan : Arapça aḫlāf
Telaffuz : ahla:fı, l ince okunur
ahlak bilimi, ahlak dışı, ahlak yasası, ahlak zabıtası, ilmiahlak
1. isim , isim , isim , isim , Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları, aktöre, sağtöre
1. Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez.
1. Ahlak düzelmeden hiçbir şey düzelmez.
2. Huylar
1. Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu.
1. Bu şoförler hepinizin ahlakını bozdu.
Lisan : Arapça aḫlāḳ
Telaffuz : ahla:kı, l ince okunur
1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Töre bilimi
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Töre dışıcı
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Töre dışıcılık
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Ahlak işlerini belirleyen, uyulması ahlak açısından gerekli olan genel ve geçer kural
1. isim , isim , isim , isim , Büyükşehir halkının sosyal ve sağlık durumunu koruyan, şehir düzeni için çalışan teşkilat
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ahlak anlayışına göre, ahlak değerleri bakımından, ahlaken
1. Hepsinin başında iş olmazsa ahlakça çürür insan.
1. Hepsinin başında iş olmazsa ahlakça çürür insan.
Telaffuz : ahla'kça, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Ahlak konularını inceleyen filozof veya bu konularla uğraşan kimse
1. Ahlakçılar bu mahzurlarla cenkleşiyorlar.
1. Ahlakçılar bu mahzurlarla cenkleşiyorlar.
2. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Her şeyi ahlak açısından değerlendiren, törelci, aktöreci, moralist
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Ahlakı bir araç değil, bir amaç sayan öğreti, törelcilik, aktörecilik, moralizm