92406 kayıt bulundu.
1. bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak
2. bir şey, bir kimsenin sözünü edemeyeceği kadar değerli olmak
Ön Takı : (bir şey birinin)
1. birinin her türlü isteğine, kaprisine boyun eğmek
1. Onca yıl gurbetin kahrını, gâvurun ağzının kokusunu çekmiştik.
1. Onca yıl gurbetin kahrını, gâvurun ağzının kokusunu çekmiştik.
1. verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
1. İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur.
1. İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur.
2. Bir temiz ağzının kayarını verdim.
2. Bir temiz ağzının kayarını verdim.
1. verilen karşılıkla bir kimseye söylediğine veya yaptığına pişman olmak
1. çok beğenip istemek, imrenmek
1. Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor.
1. Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor.
1. güzel yemeklerden anlamak
2. her şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak
1. Demek sen artık ağzının tadını bilmiyorsun! Demek senin hiçbir zevkin kalmamış!
1. Demek sen artık ağzının tadını bilmiyorsun! Demek senin hiçbir zevkin kalmamış!
1. neşesini, keyfini bozmak
1. Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım.
1. Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım.
2. bir kimsenin kurulu düzenini bozmak
1. sözünü, sohbetini karşıdaki kişiyi incitmeyecek bir biçimde ayarlamak
1. `ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse` anlamında kullanılan bir söz
1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.
1. Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.
ah vah, ahuvah
1. isim , isim , isim , isim , İlenme, beddua
2. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , (a:h) Sesin tonuna göre pişmanlık, öfke, özlem, beğenme, sevgi vb. duygular anlatan bir söz
1. Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri.
1. Ah, ne güzeldi o Direklerarası'ndaki ramazan ve donanma geceleri.
3. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , (a:h) Ağrı, acı duyulduğunda söylenen bir söz
1. Ah başım!
1. Ah başım!
1. acı ile içini çekmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , ilenmek
1. Vakit vakit gözlerini kapayarak o herkesin / Ah ettiği sevda adlı günahkârı düşündün mü?
1. Vakit vakit gözlerini kapayarak o herkesin / Ah ettiği sevda adlı günahkârı düşündün mü?
1. isim , isim , isim , isim , İnleme, sızlanma, ahuvah
Lisan : Türkçe ah + Arapça vāh
1. pişman olmak
1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.
1. Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.
1. edat , edat , halk ağzında , halk ağzında , edat , edat , halk ağzında , halk ağzında , İşte
1. Bizim köy aha şuracıkta!
1. Bizim köy aha şuracıkta!
1. edat , edat , halk ağzında , halk ağzında , edat , edat , halk ağzında , halk ağzında , İşte
Telaffuz : aha'cık
1. isim , isim , isim , isim , Aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özellik bulunmayan kişilerden oluşan topluluk, halk
1. Mevsim daha Boğaz'ın bütün ahalisini toplayamamıştır.
1. Mevsim daha Boğaz'ın bütün ahalisini toplayamamıştır.
2. Bir yerde toplanan kalabalık
1. Ahaliden kimsenin kendisini tanımaması için bir siyah mantoya bürünmüştü.
1. Ahaliden kimsenin kendisini tanımaması için bir siyah mantoya bürünmüştü.
Lisan : Arapça ahālī
Telaffuz : aha:li
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hattatların kâğıt cilalamak için kullandıkları nişasta ve yumurta akından yapılan özel bir karışım
Telaffuz : a:har