92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Ahar sürmek
1. Kâğıtlarını kendi eliyle aharlayıp terbiye etmek itiyadında idi.
1. Kâğıtlarını kendi eliyle aharlayıp terbiye etmek itiyadında idi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerine ahar sürülmüş olan
1. Aharlı kâğıt.
1. Aharlı kâğıt.
ahbap çavuş ilişkisi, ahbap çavuşlar
1. isim , isim , isim , isim , Kendisiyle yakın ilişki kurulup sevilen, sayılan kimse
1. Ben yeni tanıdım ama kızın eski ahbapları imişler.
1. Ben yeni tanıdım ama kızın eski ahbapları imişler.
2. ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , ünlem , ünlem , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Samimiyet, içtenlik bildiren bir seslenme sözü
1. Baksana ahbap!
1. Baksana ahbap!
Lisan : Arapça aḥbāb
Telaffuz : ahba:bı
1. isim , isim , isim , isim , Karşılıklı çıkarları gözeterek kurulan yakın ilişki
1. isim , isim , isim , isim , Sürekli birlikte görülen ve birbirine çok bağlı olan arkadaşlar
1. önceden tanışmış olmak
1. Gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı.
1. Gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı.
1. `dostların ufak tefek kusurlarına bakmamak gerekir` anlamında kullanılan bir söz
1. arkadaş olmak, dostluk kurmak, yakınlık kurmak
1. Çocuklar çabucak ahbap oluyor benimle.
1. Çocuklar çabucak ahbap oluyor benimle.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dostça, içten, teklifsizce
1. Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur.
1. Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur.
Telaffuz : ahba'pça
1. isim , isim , isim , isim , Ahbap olma durumu, ünsiyet
1. Bizim de bahçıvan kızı ile ahbaplığımız şurada birkaç gün daha ya sürer ya sürmez!
1. Bizim de bahçıvan kızı ile ahbaplığımız şurada birkaç gün daha ya sürer ya sürmez!
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Taşlar
Lisan : Arapça aḥcār
Telaffuz : ahca:rı
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Tevrat
Özel: Evet
Lisan : Arapça ʿahd + ʿatīḳ
Telaffuz : a'hdiati:ği
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , İncil
Özel: Evet
Lisan : Arapça ʿahd + cedīd
Telaffuz : a'hdicedi:di
1. devletlerin, katıldıkları uluslararası antlaşmalara devletler hukukuna göre uyma zorunluluğunda olduklarını belirten kural
1. -e , -e , -e , -e , Bir şeyi yapmak için kendi kendine söz vermek
1. Daha İstanbul'da iken buna ahdetmiş, bu yolda ölümü göze alarak Anadolu'ya çıkmıştı.
1. Daha İstanbul'da iken buna ahdetmiş, bu yolda ölümü göze alarak Anadolu'ya çıkmıştı.
Lisan : Arapça ʿahd + Türkçe etmek
Telaffuz : a'hdetmek
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Antlaşmaya göre olan, antlaşma gereği olan
Lisan : Arapça ʿahdī
Telaffuz : ahdi:
ahenk kaidesi, ahenk tahtası
1. isim , isim , isim , isim , Uyum
1. Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı.
1. Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uzlaşma
1. Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız.
1. Biz bu işin içine girmeyelim. Ahengi bozarız.
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Ezgi
1. Tamtamların yeni ahengiyle raks başladı.
1. Tamtamların yeni ahengiyle raks başladı.
Lisan : Farsça āheng
Telaffuz : a:henk
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Ünlü uyumu