Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ağzını bağlamak
Anlamı:

1. bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak

Örnek:

1. Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.

1. Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.


ağzını bıçak açmamak
Anlamı:

1. üzüntüden söz söyleyemeyecek durumda olmak

Örnek:

1. Karadeniz'de gemilerin mi battı? / Ağzını bıçaklar açmaz / Üzüntüdesin gayet

1. Karadeniz'de gemilerin mi battı? / Ağzını bıçaklar açmaz / Üzüntüdesin gayet


ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek
Anlamı:

1. alay ederek karşısındakine gülmek


ağzını bozmak
Anlamı:

1. kaba sözler söylemek, küfretmek

Örnek:

1. Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da.

1. Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da.


ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek
Anlamı:

1. aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek


ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak)
Anlamı:

1. aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek


ağzını dilini bağlamak
Anlamı:

1. birini konuşamaz duruma getirmek

Örnek:

1. O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.

1. O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.


ağzını havaya (veya poyraza) açmak
Anlamı:

1. alay yollu , alay yollu , alay yollu , alay yollu , umduğunu elde edememek


ağzını hayra aç!
Anlamı:

1. kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde `Tanrı korusun` anlamında kullanılan bir söz


ağzını kapamak
Anlamı:

1. kendisine çıkar sağlaması için bir kimseyi susturmak


Ön Takı : (birinin)

ağzını kapamak (veya kilitlemek)
Anlamı:

1. susmak, bir şey söylemek istememek

Örnek:

1. Kendini tutamıyorsun; bari ağzını kapa, sus, küçülme.

1. Kendini tutamıyorsun; bari ağzını kapa, sus, küçülme.


ağzını kiraya vermek
Anlamı:

1. kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek


ağzını koklamak
Anlamı:

1. niyetini ve durumunu öğrenmek istemek


ağzını kullanmak (veya satmak)
Anlamı:

1. birinin söylediklerinin aynısını söylemek


ağzını mühürlemek
Anlamı:

1. konuşmamak, susmak

Örnek:

1. Yine o değişmeyen ızdırap ile ağzını mühürler.

1. Yine o değişmeyen ızdırap ile ağzını mühürler.


ağzını öpeyim (veya seveyim)
Anlamı:

1. sevindirici bir söz söyleyene `ne güzel söyledin` anlamında kullanılan bir söz


ağzını sıkı (veya pek) tutmak
Anlamı:

1. sır vermemek


ağzını tıkamak
Anlamı:

1. sözünü kesmek, susturmak


Ön Takı : (birinin)

ağzını toplamak
Anlamı:

1. söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek

Örnek:

1. Evvela ağzını topla! Ağzını bozarsan ben de senden aşağı kalmam.

1. Evvela ağzını topla! Ağzını bozarsan ben de senden aşağı kalmam.


ağzını tutmak
Anlamı:

1. boşboğazlık etmemek

2. kötü söz söylememek

3. bir konuda arzu edilmeyen düşüncelerin açığa çıkmasını susarak önlemek


ağzının içi yangın yerine dönmek
Anlamı:

1. ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek

Örnek:

1. Ağzımın içi yangın yerine dönüp yine de ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı bir vaziyete düştüm.

1. Ağzımın içi yangın yerine dönüp yine de ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı bir vaziyete düştüm.


ağzının içine bakmak
Anlamı:

1. ne söyleyeceğini beklemek

2. onun sözüne göre davranmak


Ön Takı : (birinin)

ağzının içine baktırmak
Anlamı:

1. sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek


ağzının içine girmek
Anlamı:

1. çok yanaşmak, iyice sokulmak

2. hayranlıkla, büyük bir zevkle seyredip dinlemek


Ön Takı : (birinin)

ağzının kâhyası olmak
Anlamı:

1. birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak