Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ciharıdü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan oyunlarda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün ikili düşmesi


Lisan : Farsça çehār + dü

Telaffuz : ciha:rıdü

ciharıse
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan oyunlarda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün üçlü düşmesi


Lisan : Farsça çehār + se

Telaffuz : ciha:rıse

ciharıyek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Zarla oynanan oyunlarda zarlardan birinin dörtlü, öbürünün birli düşmesi


Lisan : Farsça çehār + yek

Telaffuz : ciha:rıyek

cihat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yönler, taraflar


Lisan : Arapça cihāt

cihat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Din uğruna yapılan savaş


Lisan : Arapça cihād

Telaffuz : ciha:dı

cihat açmak
Anlamı:

1. savaş için çağrı yapmak


cihaz

İlgili Kelimeler:

çağrı cihazı, iklimleme cihazı, ozonlama cihazı, telaffuz cihazı, yazıcı cihazı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aygıt, alet, takım

2. Çeyiz


Lisan : Arapça cihāz

cihazlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cihazlanmak durumu

Örnek:

1. Geri bir ziraat diyarı olmaktan kurtulup teknik cihazlanmasını sağlayarak sanayileşme yolunda oldukça ilerlemiştir.

1. Geri bir ziraat diyarı olmaktan kurtulup teknik cihazlanmasını sağlayarak sanayileşme yolunda oldukça ilerlemiştir.


cihazlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Teknolojik gelişmelerin en son ürünleriyle donatılmak


cihet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yön, yan, taraf

Örnek:

1. Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu.

1. Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu.


Lisan : Arapça cihet

cihetiyle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , -den dolayı, -den ötürü, sebebiyle


Telaffuz : ciheti'yle

cık
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , halk ağzında , halk ağzında , ünlem , ünlem , halk ağzında , halk ağzında , `Yok, olmaz` anlamında kullanılan bir söz


çıkabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkabilmek işi

Örnek:

1. Böyle bir eşitlik, ehliyeti olan herkesin en yüksek makamlara çıkabilmesi demek.

1. Böyle bir eşitlik, ehliyeti olan herkesin en yüksek makamlara çıkabilmesi demek.


çıkabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Çıkma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Artık silahım var, cephanem var, ava çıkabilirim.

1. Artık silahım var, cephanem var, ava çıkabilirim.

2. Çıkmaya gücü yetmek


çıkacak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamamlarda dışarıya çıkıp giyinme yerine giderken kurulanmak üzere verilen havlu, çıkma


çıkagelme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkagelmek işi


çıkagelmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beklenmedik bir zamanda gelmek

Örnek:

1. Bir hafta sonra oğul, yanında garip bir hayvanla eve çıkageldi.

1. Bir hafta sonra oğul, yanında garip bir hayvanla eve çıkageldi.


Telaffuz : çıka'gelmek

çıkak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç

2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Boğumlanma noktası


çıkan
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Çıkarma işleminde bütünden alınan sayı


çıkar

İlgili Kelimeler:

çıkar budak, çıkar yol

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar


çıkar budak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çevresi ile bağlantısı zayıflayan ve bazı ağaç türlerinde kendiliğinden düşebilen bir tür budak


çıkar gözetmek
Anlamı:

1. çıkarına bakmak


çıkar yol
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Güç durumlarda insanı başarıya ulaştıran, kurtaran davranış, çözüm yolu, çare

Örnek:

1. Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim.

1. Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim.


çıkarabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çıkarabilmek işi


çıkarabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -den , -den , -e , -e , -i , -i , -den , -den , Çıkarma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çıkarmaya gücü yetmek