92406 kayıt bulundu.
1. kolay konuşma yeteneği olmak
2. inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak
1. Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu anlar gibiyiz.
1. Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu anlar gibiyiz.
1. `konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sövmeyi huy edinmiş olan (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sır saklayan, ağzı pek, ketum
1. Terbiyeli, tedbirli, ağzı sıkı, aklı başında bir hizmetçi arıyorlar.
1. Terbiyeli, tedbirli, ağzı sıkı, aklı başında bir hizmetçi arıyorlar.
1. isim , isim , isim , isim , Ağzı sıkı olma durumu, sır saklama, ketumiyet, ketumluk
1. çok genç ve toy olmak
1. Yazmaya başladığım günden bu yana ağzı süt kokan bir yazar olmaktan korkmuşumdur.
1. Yazmaya başladığım günden bu yana ağzı süt kokan bir yazar olmaktan korkmuşumdur.
1. şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , şaka yollu , çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen, yiyebilen (kimse)
1. `başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız` anlamında kullanılan bir söz
1. `pek sessiz, kendi hâlinde` anlamında kullanılan bir söz
1. Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?
1. Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?
2. `konuşamayan, derdini anlatamayan` anlamında kullanılan bir söz
1. Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.
1. Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.
1. büyük zarar görmek
1. Ağzım yanmıştı bir kez şişman kadından, biz etine buduna aldanmıştık.
1. Ağzım yanmıştı bir kez şişman kadından, biz etine buduna aldanmıştık.
Ön Takı : (birinden veya bir şeyden)
1. bir şey yememek veya içmemek
1. Babam, ağzına hiç içki, sigara koymadı.
1. Babam, ağzına hiç içki, sigara koymadı.
1. yemek, içmek
2. söylemek
1. Bir daha millet kelimesini ağzına alırsan dilini koparırım, anladın mı?
1. Bir daha millet kelimesini ağzına alırsan dilini koparırım, anladın mı?
1. yemek için ağzına koymak
1. Akşamdan tabağın içinde kalmış bir patates köftesini ağzına atarken tam da o sırada kocası giriverdi mutfağa.
1. Akşamdan tabağın içinde kalmış bir patates köftesini ağzına atarken tam da o sırada kocası giriverdi mutfağa.
Ön Takı : (bir şeyi)
1. ayıp bir sözün söylenmemesi gerektiğini belirtmek için söylenen ihtar sözü
1. hiçbir şey yememek
1. Ali Usta bu nefis kuzudan değil, öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koymadı.
1. Ali Usta bu nefis kuzudan değil, öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koymadı.
1. birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak
1. Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar.
1. Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar.
1. `yaptığı küçük iyiliklere karşılık büyük çıkar bekler` anlamında kullanılan bir söz