Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çerçeveli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çerçeve geçirilmiş veya çerçeve içine alınmış olan

Örnek:

1. Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi.

1. Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi.


çerçevesiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çerçeve içinde olmayan

Örnek:

1. Duvarda Nadir'in pastelle yapılmış çerçevesiz bir portresi.

1. Duvarda Nadir'in pastelle yapılmış çerçevesiz bir portresi.


çerçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köy, pazar vb. yerlerde dolaşarak ufak tefek tuhafiye eşyası satan kimse

Örnek:

1. Çerçiler bağıra bağıra bilezik, kurdele, sakız, kına vesaire satıyorlardı.

1. Çerçiler bağıra bağıra bilezik, kurdele, sakız, kına vesaire satıyorlardı.

2. Bazı bölgelerde tuhafiyeci


çerçi başındakini satar
Anlamı:

1. `satıcı elinde neyi varsa satar` anlamında kullanılan bir söz


çerçi kızı boncuğa âşıktır
Anlamı:

1. `bir insan hangi işle uğraşıyorsa yakınındakiler de o işi çok sever` anlamında kullanılan bir söz

2. `ticaretle uğraşanlar, sattıkları şeylerden evdekilerini yoksun bırakarak onların bu eşyanın özlemini çekmelerine neden olurlar` anlamında kullanılan bir söz


çerçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çerçinin yaptığı iş


çerden çöpten
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dayanıksız, çürük malzeme kullanılarak yapılmış

Örnek:

1. Petrol lambası yanan / Kamış saz kulübede / Çerden çöpten kulübede / Mısır ekmeği yiyen çocuk / Seni seviyor

1. Petrol lambası yanan / Kamış saz kulübede / Çerden çöpten kulübede / Mısır ekmeği yiyen çocuk / Seni seviyor

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zayıf, narin, çelimsiz

Örnek:

1. Görüyorsun ya, insan ne çerden çöpten!

1. Görüyorsun ya, insan ne çerden çöpten!


cereme
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme


Lisan : Arapça cerīme

ceremesini çekmek
Anlamı:

1. başkasının yol açtığı zararı ödemek


ceren
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ceylan

Örnek:

1. Dedim akça ceren çölde ne gezer.

1. Dedim akça ceren çölde ne gezer.


Lisan : Yunanca

cereyan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yöne doğru akma, akış, akıntı

Örnek:

1. Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı.

1. Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı.

2. Bir şeyin gelişme, olma durumu

Örnek:

1. En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına bırakmak.

1. En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına bırakmak.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket

Örnek:

1. Aşırı ırkçılık cereyanlarının yalancı şahidi olarak sahneye çıkarıldı.

1. Aşırı ırkçılık cereyanlarının yalancı şahidi olarak sahneye çıkarıldı.

4. fizik , fizik , fizik , fizik , Akım

Örnek:

1. Elektrik cereyanı.

1. Elektrik cereyanı.


Lisan : Arapça cereyān

Telaffuz : cereya:nı

cereyan çarpmak
Anlamı:

1. elektrik akımına tutulup etkisinde kalmak


cereyan etmek
Anlamı:

1. geçmek, olmak, yapılmak

Örnek:

1. Bu yolda cereyan etmiş olan muhaberattan bazılarını arz etmekliğime müsaadenizi rica ederim.

1. Bu yolda cereyan etmiş olan muhaberattan bazılarını arz etmekliğime müsaadenizi rica ederim.


cereyana kapılmak
Anlamı:

1. elektrik akımıyla çarpılmak

2. suyun akışı içinde kalıp sürüklenmek

3. bir eğilim, bir görüş hareketi içinde yer almak


cereyanda kalmak
Anlamı:

1. kapalı bir yerde, karşılıklı açık pencere veya kapı arasında meydana gelen hava akıntısında kalmak

2. hava akıntısında kalarak üşütmek


cereyanlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Akıntılı

2. Akımlı


çerez
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Asıl yemekten sayılmayan, peynir, zeytin vb. yiyecekler

2. Yemek dışında yenilen yaş veya kuru yemiş vb. şeyler, atıştırmalık


Lisan : Farsça çaras

çerez gibi
Anlamı:

1. çok kolay


çerez gibi gelmek
Anlamı:

1. bir iş çok kolay olmak


çerez gibi yemek
Anlamı:

1. gereğinden çok ve hızlı yemek


çerezci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çerez satan kimse


çerezcilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çerezcinin yaptığı iş


çerezlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çerezlenmek işi


çerezlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çerez türünden bir şeyler yemek

2. -den , -den , mecaz , mecaz , -den , -den , mecaz , mecaz , Bir şeyden biraz yararlanmak, çimlenmek


çerezlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çerez olabilecek şeyler

2. Çerez konulan kap