92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kayık, mavna ve küçük gemilerin karaya çekildikleri yer
1. Çayın taşması evler kadar çekekteki motorlar için de tehlikeliydi.
1. Çayın taşması evler kadar çekekteki motorlar için de tehlikeliydi.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Küçük çapa
2. Üvendirenin alt ucunda bulunan, pulluğa yapışan toprağı ayırmaya yarayan demir bölüm
1. -i , -i , -i , -i , Tekrar tekrar çekmek
1. Deniz yakasından yakalamış, parmaklarını geçirmiş iki yakasına, çekeliyor.
1. Deniz yakasından yakalamış, parmaklarını geçirmiş iki yakasına, çekeliyor.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sincap
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yeşil yapraklı, dikensi, ateşe atıldığında çatırdayarak yanan bir bitki
1. -i , -i , -i , -i , Çekme işini yapamamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Katlanamamak
1. Siz bu yolun yükünü çekemezsiniz.
1. Siz bu yolun yükünü çekemezsiniz.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kıskanmak
1. Beni çekemeyen biri bir işler karıştırıyor.
1. Beni çekemeyen biri bir işler karıştırıyor.
1. isim , isim , isim , isim , Çekememe durumu veya çekememekten, kıskançlıktan doğan davranış, çekemezlik
1. isim , isim , isim , isim , Yozgat iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : çeke'reği
1. isim , isim , isim , isim , Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
1. Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti.
1. Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti.
Lisan : Fransızca jaquette
1. ilişkisini tamamen bitirmek
2. hiçbir şey almadan birlikteliği bitirmek, ortaklıktan ayrılmak
1. isim , isim , isim , isim , Tartı
2. Odun, kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan, 225,978 kilogram olan ağırlık ölçü birimi
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Üzüntü, sıkıntı
4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kadınların başlarına bağladıkları örtü
1. Başı ağrıdığı zamanlar bağladığı beyaz çekiyi çözüp var gücüyle yeniden düğümledi.
1. Başı ağrıdığı zamanlar bağladığı beyaz çekiyi çözüp var gücüyle yeniden düğümledi.
çekiç atma, çekiçhane, çekiç kemiği, çekiç makinesi, hava çekici, imdat çekici
1. isim , isim , isim , isim , Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti
1. Saldırmak onun içgüdülerinden biridir ve yöntemi çekiçle felsefe yapmaktır.
1. Saldırmak onun içgüdülerinden biridir ve yöntemi çekiçle felsefe yapmaktır.
2. spor , spor , spor , spor , Yaklaşık 1,20 metre uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kilogram olan gülle
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Çekicin en uzağa atılması temeline dayanan atletizm dalı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Orta kulaktaki üç küçük kemikten biri
1. isim , isim , isim , isim , Ayakkabı imalatında taban köşelerinin burun kısımlarını incelten ve köseleleri döverek düzelten bir makine
1. isim , isim , isim , isim , Demir fabrikalarında makine ile çalışan çok ağır çekiçlerin bulunduğu yer
Lisan : Türkçe çekiç + Farsça ḫāne
Telaffuz : çekiçha:ne
ilgi çekici, şeytan çekici
1. isim , isim , isim , isim , Kaza veya arıza yapan, yanlış yere park eden aracı belli bir yere götürmek için kullanılan taşıt
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Alımlı
1. Necdet için bu, öbüründen daha çekici değildi.
1. Necdet için bu, öbüründen daha çekici değildi.