Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
cehennemleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cehenneme dönmek

2. Aşırı üzüntü ve sıkıntı çekilen yer durumunu almak

Örnek:

1. Hayatımız, gönlümüzde kâh cennetleşen ve kâh cehennemleşen bir âlemde geçer.

1. Hayatımız, gönlümüzde kâh cennetleşen ve kâh cehennemleşen bir âlemde geçer.


cehennemlik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Öldükten sonra yerinin cehennem olacağı sanılan, cehenneme layık (kimse)

Örnek:

1. Gözlerini açıp kendini büyük bir ateş önünde bulunca cehennemde olduğunu anlayarak cehennemlik olduğum malumdu, dedi.

1. Gözlerini açıp kendini büyük bir ateş önünde bulunca cehennemde olduğunu anlayarak cehennemlik olduğum malumdu, dedi.

2. isim , isim , isim , isim , Hamamın ocağı, külhan

3. Modern ekmek fırınlarında ateşin bulunduğu en sıcak bölüm


cehil
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bilgisizlik, bilmezlik

Örnek:

1. Bütün inadı ve bütün kuvveti cehlinden geliyor.

1. Bütün inadı ve bütün kuvveti cehlinden geliyor.


Lisan : Arapça cehl

cehre
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Pamuk, yün, ipek vb.ni eğirip iplik durumuna getirmeye yarar araç, iğ


Lisan : Farsça cehre

çehre

İlgili Kelimeler:

çehre züğürdü, çatık çehre, eğri çehre

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüz (II)

Örnek:

1. Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım

1. Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görünüş

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kimlik

Örnek:

1. Şehrin etnik çehresi de bizim için az çok meçhuldür.

1. Şehrin etnik çehresi de bizim için az çok meçhuldür.


Lisan : Farsça çihre, çehre

çehre almak
Anlamı:

1. tavır takınmak

Örnek:

1. Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım.

1. Benimle yalnız kalınca yine bir nöbet ağlayıp sızlayacaklarını hissettiğim için çatkın bir çehre almıştım.


çehre etmek
Anlamı:

1. surat etmek

Örnek:

1. Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu.

1. Bir şeyim yok, asabım bozuk diye cevap veriyor, çehre ediyordu.


çehre züğürdü
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yüzü çirkin olan kimse

Örnek:

1. Bayan zengindir, gençtir de gelgelelim çehre züğürdüdür.

1. Bayan zengindir, gençtir de gelgelelim çehre züğürdüdür.


çehrece
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çehre bakımından

Örnek:

1. Kadın vücutça, çehrece acaba nasılmış?

1. Kadın vücutça, çehrece acaba nasılmış?


Telaffuz : çehre'ce

çehreli

İlgili Kelimeler:

çatık çehreli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çehresi olan

Örnek:

1. Kırmızı fesi kulaklarına kadar geçmiş, bayağı çehreli, yapma tavırlı, sahte öksürüklü bir adam çıktı.

1. Kırmızı fesi kulaklarına kadar geçmiş, bayağı çehreli, yapma tavırlı, sahte öksürüklü bir adam çıktı.


çehresi bozulmak
Anlamı:

1. yüzü düşmek

Örnek:

1. İhtiyarın çehresi fena hâlde bozulmuştu.

1. İhtiyarın çehresi fena hâlde bozulmuştu.


cehri
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kök boyasıgillerden, meyve, kabuk veya odunundan güzel kırmızı renk elde edilen bir kök (Rhamnus infectorius)


ceht

İlgili Kelimeler:

cehdetmek

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çaba, çabalama

Örnek:

1. Ağlamamak için yaptığı büyük bir ceht gayesine varamadı ve gözyaşları boşandı.

1. Ağlamamak için yaptığı büyük bir ceht gayesine varamadı ve gözyaşları boşandı.


Lisan : Arapça cehd

çek

İlgili Kelimeler:

açık çek, bloke çek, karşılıksız çek, hediye çeki

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge


Lisan : İngilizce check

Çek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse


Özel: Evet

Lisan : Fransızca tchèque

çek valf
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Depodaki suyun geri kaçmasını önlemek için kullanılan araç, çek vana

2. İçinden gaz, buhar ve yakıt akışının geçmesine bir yönde izin veren, ters yönde akışını otomatik olarak kapayan ve durduran vana, çek vana


çek vana
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çek valf


çek! (veya çek arabanı!)
Anlamı:

1. hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , hakaret yollu , `git buradan!` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim.

1. Ben şimdi boya mı düşünüyorum? Çek arabanı şuradan diyecektim, diyemedim.


çekberi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Harman yerinde yığınları çekmeye yarayan alet, gelberi


Telaffuz : çe'kberi

Çekçe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çek dili

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan


Özel: Evet

çekçek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişileri taşımak için kullanılan, insan gücüyle işleyen iki tekerlekli araç

Örnek:

1. Hem özür dilerim, sonra bir çekçeğe binerim.

1. Hem özür dilerim, sonra bir çekçeğe binerim.


çekebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çekebilmek işi


çekebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çekme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Çekmeye gücü yetmek


çekeceği olmak
Anlamı:

1. başına sıkıntılı çok iş gelecek olmak

Örnek:

1. Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var.

1. Bu laf anlamaz ustadan çekeceğin var.


çekecek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayakkabı ile topuk arasına sokularak ayağın ayakkabıya kolay girmesini sağlayan, maden, boynuz veya plastik maddeden yapılmış alet