92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çekici, alımlı duruma gelmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alımlı
1. Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi.
1. Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Önemli, ağırlığı olan
1. Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı.
1. Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alımsız
1. Cazibesiz güzellik kâfi gelmiyor.
1. Cazibesiz güzellik kâfi gelmiyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alımlı
1. Gizli bir musikinin vezniyle dalgalanan ipekli maddeler gibi cazip, yumuşak ve tatlı idi.
1. Gizli bir musikinin vezniyle dalgalanan ipekli maddeler gibi cazip, yumuşak ve tatlı idi.
Lisan : Arapça cāẕib
Telaffuz : ca:zip
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cazipleşme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Cazipleştirme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Cazipleştirme becerisi bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cazipleştirilme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Cazip duruma getirilmek
1. isim , isim , isim , isim , Cazip olma durumu
1. Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu.
1. Şık, şatafatlı görünen kıyafetleri, onları güzelliğin, şirinliğin ve cazipliğin birer timsali gibi gösteriyordu.