92406 kayıt bulundu.
çaylak fırtınası, acemi çaylak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları ve fare gibi zararlı hayvanları avlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş (Milvus migrans)
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Toy (I)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çaylağa yakışır
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (çayla'kça) Çaylağa yakışır bir biçimde
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çaylağa yakışır bir biçimde davranmak
1. isim , isim , isim , isim , Çay ağaççıklarının yetiştiği yer
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çay için kullanılan
1. Çaylık şeker.
1. Çaylık şeker.
1. -den , -den , -den , -den , Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
1. Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı.
1. Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı.
cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz
1. isim , isim , isim , isim , Başlangıçta Kuzey Amerika zencilerine aitken sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü
1. Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz.
1. Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz.
2. Bu müziği çalan orkestra
1. Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti.
1. Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti.
Lisan : İngilizce jazz
1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan orkestranın bütün çalgıları
1. Caz takımının önünden güç bela geçebildiler.
1. Caz takımının önünden güç bela geçebildiler.
1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan orkestra
1. Kaldırımın nihayetinde bir cazbant sesi geliyor.
1. Kaldırımın nihayetinde bir cazbant sesi geliyor.
Lisan : İngilizce jazz-band
Telaffuz : ca'zbant
1. isim , isim , isim , isim , Cazcı
1. Başımı çevirip bakınca gördüm ki evin bütün uşakları, cazbantçıları, oradakiler, hepsi Mustafa'yı zapt etmişler.
1. Başımı çevirip bakınca gördüm ki evin bütün uşakları, cazbantçıları, oradakiler, hepsi Mustafa'yı zapt etmişler.
1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
1. Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda.
1. Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda.
1. isim , isim , isim , isim , Güreşecek olan pehlivanları yüksek sesle izleyicilere tanıtan ve dua okuyarak onları alana süren kimse
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Fitneci
arz cazibesi
1. isim , isim , isim , isim , Çekicilik
1. Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti.
1. Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti.
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Çekim
Lisan : Arapça cāẕibe
Telaffuz : ca:zibe
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Alımlı
1. Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı.
1. Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı.
Lisan : Arapça cāẕibe + Farsça -dār
Telaffuz : ca:zibedar