Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çaylak

İlgili Kelimeler:

çaylak fırtınası, acemi çaylak

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları ve fare gibi zararlı hayvanları avlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş (Milvus migrans)

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Toy (I)


çaylak fırtınası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kış mevsiminin başında olan fırtına


çaylakça
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çaylağa yakışır

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (çayla'kça) Çaylağa yakışır bir biçimde


çaylaklaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çaylaklaşmak işi


çaylaklaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çaylağa yakışır bir biçimde davranmak


çaylaklık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Toyluk, deneyimsizlik, acemilik


çaylı

İlgili Kelimeler:

çaylı kek

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde çay bulunan


çaylı kek
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçine çay karıştırılarak yapılan kek


çaylık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çay ağaççıklarının yetiştiği yer

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çay için kullanılan

Örnek:

1. Çaylık şeker.

1. Çaylık şeker.


cayma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Caymak işi


caymak fiil
Anlamı:

1. -den , -den , -den , -den , Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek

Örnek:

1. Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı.

1. Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı.


caz

İlgili Kelimeler:

cazbant, caz takımı, teneke caz, toplu caz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başlangıçta Kuzey Amerika zencilerine aitken sonraları bütün dünyada benimsenen bir müzik türü

Örnek:

1. Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz.

1. Onlar alaturka dinlemek istiyor, siz caz dinlemek istiyormuşsunuz.

2. Bu müziği çalan orkestra

Örnek:

1. Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti.

1. Bunun lüks bir lokantası olacak hatta ileride bir caz bile temin edilecekti.


Lisan : İngilizce jazz

caz takımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan orkestranın bütün çalgıları

Örnek:

1. Caz takımının önünden güç bela geçebildiler.

1. Caz takımının önünden güç bela geçebildiler.


caz yapmak
Anlamı:

1. boşa konuşmak, gevezelik etmek

2. aykırı düşünceler ortaya atmak


cazbant
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan orkestra

Örnek:

1. Kaldırımın nihayetinde bir cazbant sesi geliyor.

1. Kaldırımın nihayetinde bir cazbant sesi geliyor.


Lisan : İngilizce jazz-band

Telaffuz : ca'zbant

cazbantçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cazcı

Örnek:

1. Başımı çevirip bakınca gördüm ki evin bütün uşakları, cazbantçıları, oradakiler, hepsi Mustafa'yı zapt etmişler.

1. Başımı çevirip bakınca gördüm ki evin bütün uşakları, cazbantçıları, oradakiler, hepsi Mustafa'yı zapt etmişler.


cazcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Caz müziği çalan veya besteleyen kimse

Örnek:

1. Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda.

1. Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda.


cazcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cazcının yaptığı iş


cazgır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güreşecek olan pehlivanları yüksek sesle izleyicilere tanıtan ve dua okuyarak onları alana süren kimse

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Fitneci


cazgırlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cazgır olma durumu


cazgırlık yapmak
Anlamı:

1. gereksiz yere bağırıp çağırarak üste çıkmaya çalışmak


cazibe

İlgili Kelimeler:

arz cazibesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çekicilik

Örnek:

1. Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti.

1. Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti.

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Çekim


Lisan : Arapça cāẕibe

Telaffuz : ca:zibe

cazibedar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Alımlı

Örnek:

1. Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı.

1. Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı.


Lisan : Arapça cāẕibe + Farsça -dār

Telaffuz : ca:zibedar

cazibedarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cazibedar olma durumu


cazibeleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cazibeleşmek durumu