92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çamurlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çamur durumuna gelmek
1. Erimeye başlayan ve gittikçe çamurlaşan karlara bastıkça ayakları kayıyordu.
1. Erimeye başlayan ve gittikçe çamurlaşan karlara bastıkça ayakları kayıyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sataşmaya, kavga çıkarmaya başlamak, terbiyesizleşmek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çamur sürdürmek, çamurla sıvatmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çamur bulaşmış, üstünde veya içinde çamur bulunan
1. Henüz içinden çıktığım yaşamın beyaz koridorları, yerlerini çamurlu patikalara bıraktılar.
1. Henüz içinden çıktığım yaşamın beyaz koridorları, yerlerini çamurlu patikalara bıraktılar.
1. isim , isim , isim , isim , Çamuru çok olan yer
1. Bahçenin o tarafı çamurluk.
1. Bahçenin o tarafı çamurluk.
2. Paçaları çamurdan korumak için giyilen tozluk
3. Taşıtlarda tekerleklerin üst bölümünü örten parça
4. Ayakkabıların çamurunu kazımak için yapılarda giriş kapısının önünde, yere çimento veya betonla tutturulan, demirden yapılmış, türlü biçimlerdeki ayakkabı sileceği
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Araçların çamurluklarını yapan veya onaran kimse
2. Araçların çamurluklarını yapan veya onaran iş yeri
can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan
1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık
2. Yaşama, hayat
1. Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım.
1. Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım.
3. Güç, dirilik
1. Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu.
1. Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu.
4. Kişi, birey
1. Benimle beraber dört canız.
1. Benimle beraber dört canız.
5. İnsanın kendi varlığı, özü
1. Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık.
1. Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık.
6. Gönül
1. Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade
1. Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade
7. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi
1. Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar.
1. Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar.
8. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok içten, sevimli, sevilen, şirin
1. Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi.
1. Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi.
Lisan : Farsça cān
çan çan, çan çiçeği, çan kulesi, cankurtaran çanı, kilise çanı
1. isim , isim , isim , isim , İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana
1. Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı.
1. Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı
1. Can acısıyla gayriihtiyari boğuk bir ses fırladı ağzımdan.
1. Can acısıyla gayriihtiyari boğuk bir ses fırladı ağzımdan.
1. bir şeyin en önemli yeri
1. Bağırasım geldi ama bey kardeşim, bağıramadım bir türlü, kâfirin kızları oyunlarının tam can alacak noktalarına gelmişlerdi.
1. Bağırasım geldi ama bey kardeşim, bağıramadım bir türlü, kâfirin kızları oyunlarının tam can alacak noktalarına gelmişlerdi.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , En önemli, çarpıcı
1. Şimdi bu incelemeyi özetleyişimizin en can alıcı sebebine geliyoruz.
1. Şimdi bu incelemeyi özetleyişimizin en can alıcı sebebine geliyoruz.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kahredici, kendinden geçirici, aşırı çekici
1. Dane dane benleri var yüzünde / Can alıcı bakışları gözünde
1. Dane dane benleri var yüzünde / Can alıcı bakışları gözünde
3. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Azrail
1. şiddetle arzu etmek, çok istemek
1. O zaman herkes böyle bir tecride can atardı.
1. O zaman herkes böyle bir tecride can atardı.