Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çamurlaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamurlaşabilmek işi


çamurlaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çamurlaşma ihtimali veya imkânı bulunmak


çamurlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamurlaşmak işi


çamurlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çamur durumuna gelmek

Örnek:

1. Erimeye başlayan ve gittikçe çamurlaşan karlara bastıkça ayakları kayıyordu.

1. Erimeye başlayan ve gittikçe çamurlaşan karlara bastıkça ayakları kayıyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sataşmaya, kavga çıkarmaya başlamak, terbiyesizleşmek


çamurlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamurlatmak işi


çamurlatmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çamur sürdürmek, çamurla sıvatmak


çamurlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamurlayabilmek işi


çamurlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Çamurlama ihtimali veya imkânı bulunmak


çamurlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çamur bulaşmış, üstünde veya içinde çamur bulunan

Örnek:

1. Henüz içinden çıktığım yaşamın beyaz koridorları, yerlerini çamurlu patikalara bıraktılar.

1. Henüz içinden çıktığım yaşamın beyaz koridorları, yerlerini çamurlu patikalara bıraktılar.


çamurluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamuru çok olan yer

Örnek:

1. Bahçenin o tarafı çamurluk.

1. Bahçenin o tarafı çamurluk.

2. Paçaları çamurdan korumak için giyilen tozluk

3. Taşıtlarda tekerleklerin üst bölümünü örten parça

4. Ayakkabıların çamurunu kazımak için yapılarda giriş kapısının önünde, yere çimento veya betonla tutturulan, demirden yapılmış, türlü biçimlerdeki ayakkabı sileceği


çamurlukçu
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Araçların çamurluklarını yapan veya onaran kimse

2. Araçların çamurluklarını yapan veya onaran iş yeri


çamurlukçuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çamurlukçunun yaptığı iş


çamursuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çamuru olmayan, üstünde çamur bulunmayan


çamuru karnında, çiçeği burnunda
Anlamı:

1. çok taze (sebze veya meyve)


can

İlgili Kelimeler:

can acısı, can alıcı, can arkadaşı, can bunaltısı, canciğer, can çabası, can damarı, can direği, can dostu, can düşmanı, can eriği, canevi, can feda, canfes, can havliyle, can korkusu, cankulağı, can kurban, cankurtaran, can kuşu, can noktası, can pahasına, can pazarı, can sağlığı, can sıkıntısı, can simidi, cansiparane, can sohbeti, can suyu, can tahtası, can yeleği, can yoldaşı, cana yakın, canı burnunda, canı cebinde, canıgönülden, canı pek, canı sıkkın, canı tatlı, canı tez, canıyürekten, canına düşkün, canla başla, babacan

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık

2. Yaşama, hayat

Örnek:

1. Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım.

1. Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım.

3. Güç, dirilik

Örnek:

1. Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu.

1. Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu.

4. Kişi, birey

Örnek:

1. Benimle beraber dört canız.

1. Benimle beraber dört canız.

5. İnsanın kendi varlığı, özü

Örnek:

1. Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık.

1. Sağa sola kaçıştık da, canımızı dar kurtardık.

6. Gönül

Örnek:

1. Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade

1. Çirkin bana kurban, ben de güzele / Can sever güzeli, maldan ziyade

7. Bektaşilik ve Mevlevilikte tarikat kardeşi

Örnek:

1. Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar.

1. Şeyh çıkınca oradaki canlar da sırasıyla yürüyüp kapıya gelince dönüp baş kestikten sonra dışarı çıkarlar.

8. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok içten, sevimli, sevilen, şirin

Örnek:

1. Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi.

1. Alphonse Daudet ilk gençliğimin can yazarlarından biri idi.


Lisan : Farsça cān

çan

İlgili Kelimeler:

çan çan, çan çiçeği, çan kulesi, cankurtaran çanı, kilise çanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinden sarkan tokmağının kenarlara vurmasıyla ses çıkaran madenden araç, kampana

Örnek:

1. Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı.

1. Harp gemisinde çan, düdük ve insan sesleri birbirine karıştı.


Çan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çanakkale iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

can acısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı

Örnek:

1. Can acısıyla gayriihtiyari boğuk bir ses fırladı ağzımdan.

1. Can acısıyla gayriihtiyari boğuk bir ses fırladı ağzımdan.


can alacak nokta (veya yer)
Anlamı:

1. bir şeyin en önemli yeri

Örnek:

1. Bağırasım geldi ama bey kardeşim, bağıramadım bir türlü, kâfirin kızları oyunlarının tam can alacak noktalarına gelmişlerdi.

1. Bağırasım geldi ama bey kardeşim, bağıramadım bir türlü, kâfirin kızları oyunlarının tam can alacak noktalarına gelmişlerdi.


can alıcı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , En önemli, çarpıcı

Örnek:

1. Şimdi bu incelemeyi özetleyişimizin en can alıcı sebebine geliyoruz.

1. Şimdi bu incelemeyi özetleyişimizin en can alıcı sebebine geliyoruz.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kahredici, kendinden geçirici, aşırı çekici

Örnek:

1. Dane dane benleri var yüzünde / Can alıcı bakışları gözünde

1. Dane dane benleri var yüzünde / Can alıcı bakışları gözünde

3. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Azrail


can alıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Can alıcı olma durumu


can alıp can vermek
Anlamı:

1. ölüm sıkıntısı ve acısı içinde bunalmak


can arkadaşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Can dostu


can atmak
Anlamı:

1. şiddetle arzu etmek, çok istemek

Örnek:

1. O zaman herkes böyle bir tecride can atardı.

1. O zaman herkes böyle bir tecride can atardı.


can baş üstüne
Anlamı:

1. istenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz