92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Ağırlaştırıcı sebep
1. Böyle bir suç işlendiğinde aşkın ağırlaştırıcı nedenleri ne kadar hafifletici neden sayılır, bilmiyorum.
1. Böyle bir suç işlendiğinde aşkın ağırlaştırıcı nedenleri ne kadar hafifletici neden sayılır, bilmiyorum.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Verilecek cezanın arttırılmasını gerektiren durum veya olay, ağırlaştırıcı neden
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ağırlaştırılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ağırlaştırma işi yapılmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Ağırlatma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Ağırlama ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Bir değil, birkaç misafiri dahi ağırlayabiliriz.
1. Bir değil, birkaç misafiri dahi ağırlayabiliriz.
2. Ağırlama becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , etkisi büyük olmak
1. Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz.
1. Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz.
ağırlık merkezi, ağırlık yitimi, başağırlık, gramağırlık, horoz ağırlık, kilogramağırlık, orta ağırlık, özgül ağırlık, sinek ağırlık, tüy ağırlık, atom ağırlığı
1. isim , isim , isim , isim , Ağır olma durumu
1. Taşın ağırlığı.
1. Taşın ağırlığı.
2. Yükün ağırlığı.
2. Yükün ağırlığı.
2. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
3. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
4. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
1. Havanın ağırlığı.
1. Havanın ağırlığı.
5. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
6. Yük, külfet
1. Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır.
1. Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır.
7. Takı
1. Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti.
1. Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti.
8. Sorumluluk
1. Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim.
1. Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim.
9. Etki, baskı, güçlük
10. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
1. Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli.
1. Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli.
11. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın (II)
12. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkıntı
13. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ağırbaşlılık
1. Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi.
1. Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi.
14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Değerli olma durumu
1. Hediyenin ağırlığı.
1. Hediyenin ağırlığı.
15. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
1. Beynime bir ağırlık peyda olmuştu.
1. Beynime bir ağırlık peyda olmuştu.
16. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
1. Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum.
1. Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum.
17. fizik , fizik , fizik , fizik , Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite
18. spor , spor , spor , spor , Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori
1. gevşeklik ve uyku gelmek
2. ağır bir hava kaplamak
3. sessizlik oluşmak
1. Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı.
1. Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir cismin bütün noktalarına ayrı ayrı etki yapan yer çekimi kuvvetlerinden oluşmuş tek kuvvet durumundaki bileşkenin uygulama noktası
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir işin en önemli bölümü
1. sıkıntı vermek
1. Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz.
1. Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz.
2. birine yük olmak, kendi masrafını başkasına çektirmek
1. isim , isim , isim , isim , Her tür ticari malda kuruma, dökülme, bozulma vb. sebeplerle eksilme, fire
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ağırlığı olan
2. Değerlendirmelerde üzerinde fazlaca durulan
3. Çoğunluğu oluşturan