92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Buru, sancı, bağırsak bozukluğu
1. Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya.
1. Sus! Buruntu geçiriyorum, azıcık kıpırdansam falya.
1. -e , -e , -e , -e , Çabucak bürünmek
1. Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim.
1. Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim.
Telaffuz : bürünü'vermek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buruşma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Buruşmak işi
1. Ne var ki doldurduğu bardağı eline almasıyla suratının buruşması bir oldu.
1. Ne var ki doldurduğu bardağı eline almasıyla suratının buruşması bir oldu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar oluşmak
1. Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş.
1. Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş.
2. Ağızda kekrelik duymak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tiksinmek, hoşlanmamak
1. Gördüklerimden yalnız yüzüm değil içim de buruşuyor.
1. Gördüklerimden yalnız yüzüm değil içim de buruşuyor.
1. -i , -i , -i , -i , Buruşturma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Buruşturmaya gücü yetmek
1. -i , -i , -i , -i , Buruşuk duruma getirmek
1. Az kalsın açmadan onu da buruşturup atacaktı.
1. Az kalsın açmadan onu da buruşturup atacaktı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buruşturulma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. sancılanmak
1. Ben evin içinde zaten burusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum.
1. Ben evin içinde zaten burusu tutulanlardan bahsedildiğine pek çok defalar müsadif olmuştum.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış, buruşmuş olan
1. Ama işin aslını öğrenince güldü, okşadı anacığının buruşuk yanaklarını.
1. Ama işin aslını öğrenince güldü, okşadı anacığının buruşuk yanaklarını.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Buruşuğu olmayan
1. Buruşuksuz keten gömlekli hekim, onları selamlamıştı.
1. Buruşuksuz keten gömlekli hekim, onları selamlamıştı.