Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
burun buruna olmak
Anlamı:

1. çok yakınında bulunmak

Örnek:

1. Koskoca ve bomboş salonda o türlü burun burunayız ki mutlaka ya konuşmamız yahut sille tokat birbirimize girmemiz lazım.

1. Koskoca ve bomboş salonda o türlü burun burunayız ki mutlaka ya konuşmamız yahut sille tokat birbirimize girmemiz lazım.


burun deliği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Burnun iki boşluğundan her biri


burun direği
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burnun kemiği


burun kanadı
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Burun deliğinin yan tarafındaki kabarık bölüm


burun kıvırmak
Anlamı:

1. önem vermemek, küçümsemek, beğenmemek

Örnek:

1. Açıkçası durmadan yakınan o kadınlara burun kıvırdım.

1. Açıkçası durmadan yakınan o kadınlara burun kıvırdım.


burun otu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burna çekilen tütün, enfiye


burun perdesi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Burun boşluğunu ikiye ayıran bölme


burun şişirmek
Anlamı:

1. kibirlenmek


burun yapmak
Anlamı:

1. üstünlük taslamak


Burundili
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burundi halkından veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

Telaffuz : buru'ndili

büründürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Büründürmek işi


büründürmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bürünme işini yaptırmak


burunduruk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvanları nallarken ısırmaması için dudaklarını kıstırmaya yarayan kıskaç, yavaşa


bürünebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bürünebilmek işi


bürünebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bürünme ihtimali veya imkânı bulunmak


burunlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burunlamak işi


burunlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dışlamak

Örnek:

1. Bana üvey evlat muamelesi yapıyorsun, beni burunluyorsun.

1. Bana üvey evlat muamelesi yapıyorsun, beni burunluyorsun.

2. Aşağılamak

3. Sivriltmek


burunlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burunlatmak işi


burunlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sivri duruma getirmek

Örnek:

1. Bir saban demirini burunlatmak için uzun bir yolu taban tepmeden onarıveriyordu.

1. Bir saban demirini burunlatmak için uzun bir yolu taban tepmeden onarıveriyordu.


burunlu

İlgili Kelimeler:

kanca burunlu, koç burunlu, susak burunlu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir biçimde burnu olan

2. Çıkıntısı olan

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kendini beğenmiş, kibirli


burunluk
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Burunsak


bürünme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bürünmek işi


bürünmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Bürüme işine konu olmak

Örnek:

1. Annem, babaannem, halalarım çarşaflarına bürünmüşlerdi.

1. Annem, babaannem, halalarım çarşaflarına bürünmüşlerdi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir görünüşe, kimliğe girmek


burunsak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan yavrusunun anasından süt emmesini önlemek için burnuna geçirilen başlık, burunsalık, burunluk

2. Hayvanların burunlarına geçirilen ip, burunsalık, burunluk


burunsalık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Burunsak