92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Bükme işi
2. Bir şeyin bükülmüş yeri, kat, kıvrım
1. Cebine koyarken kâğıt yere düştü, bükümü açıldı.
1. Cebine koyarken kâğıt yere düştü, bükümü açıldı.
3. Bir kerede eğrilmiş iplik, yün miktarı
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dil bilgisi görevleri ve yapı bakımından, kelime köklerinin başında, içinde veya sonunda türlü değişikliklerin olması, insiraf
bükünlü dil
1. sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , sıfat , sıfat , dil bilgisi , dil bilgisi , Türetmede ve çekimde kelime kökleri değişikliğe uğrayan, bükülgen, insirafi
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dil bilgisi görevleri ve yapı bakımından kelime köklerini değiştiren dil
1. Arapça bir bükünlü dildir.
1. Arapça bir bükünlü dildir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kıvrılmak, bükülmek
2. Ağrıdan, sancıdan kıvranmak
1. isim , isim , isim , isim , Bükme sonucu oluşan biçim veya iz
2. Bağırsakta olan ağrı
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Dönemeç, viraj
1. isim , isim , isim , isim , Bükme işi
1. Her büküşünde yaradan koyu, kalın bir kan tabakası kabarıyordu.
1. Her büküşünde yaradan koyu, kalın bir kan tabakası kabarıyordu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yenge, amca veya dayı karısı
1. var olanların en değersizini seçmek
2. kötü bir şeye rastlamak
1. -i , -i , -i , -i , Bulma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Bulmayı becermek
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kaynak, pınar
1. isim , isim , isim , isim , Bulamak işi
2. Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez
1. Atlar, arabalar, dalkavuklar arasında geçen debdebelerle şimdiki kırk paralık bulama, altmış paralık peynir müşterilerine meram anlatmak arasında ne büyük tezat vardı.
1. Atlar, arabalar, dalkavuklar arasında geçen debdebelerle şimdiki kırk paralık bulama, altmış paralık peynir müşterilerine meram anlatmak arasında ne büyük tezat vardı.
bol bulamaç
1. isim , isim , isim , isim , Sulu, cıvık hamur
2. Bu koyulukta yapılan çeşitli hamur yemekleri
1. Tatlı bulamaç.
1. Tatlı bulamaç.
3. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Karışık, oradan buradan toplanmış
1. Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim.
1. Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak
1. Balığı una bulamak.
1. Balığı una bulamak.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bulanma ihtimali veya imkânı bulunmak