Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
boyunduruğa atmak (veya almak)
Anlamı:

1. güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolamak


boyunduruğa vurmak
Anlamı:

1. baskı altına almak


boyunduruk

İlgili Kelimeler:

boyunduruk parası, boyunduruk yeke, baba boyunduruğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çift süren veya arabaya koşulan hayvanların birlikte yürümelerini sağlamak için boyunlarına geçirilen bir tür ağaç çember

2. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Kapı veya pencere vb. açıklıkların üzerine konulan ağaç, taş veya beton kiriş, lento(II)

3. Mengenenin üst yanındaki kemer biçimli bölüm

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zulüm ve zorbalık baskısı, esaret

Örnek:

1. Şark milletleri, zalimlerin boyunduruğu altında, uzun zamandan beri cehaletin karanlığına çömelerek yaşadılar.

1. Şark milletleri, zalimlerin boyunduruğu altında, uzun zamandan beri cehaletin karanlığına çömelerek yaşadılar.

5. spor , spor , spor , spor , Güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolama oyunu


boyunduruk altına girmek
Anlamı:

1. başkasının baskısı altında kalmak


boyunduruk parası
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Bir mahalleden veya köyden başka yere gelin götürülürken, kaynatanın, gelinin ayrıldığı yerin delikanlılarına verdiği bahşiş

Örnek:

1. On lira boyunduruk parası ayırmışsınız, bizim hiç kahrımız yok mu?

1. On lira boyunduruk parası ayırmışsınız, bizim hiç kahrımız yok mu?


boyunduruk yeke
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Dümen başına geçirilen özel biçimli tahta parçası


boyunduruklu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyunduruğu olan


boyunlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyunlandırmak durumu


boyunlandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kapsam kazandırmak


boyunlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boynu olan

Örnek:

1. Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz.

1. Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz.


boyunluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyna sarılan şey, boyun sargısı


boyunsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boynu olmayan

Örnek:

1. Başı omuzlarının arasına sanki boyunsuz yerleştirilmiş, tıkız bir köylü.

1. Başı omuzlarının arasına sanki boyunsuz yerleştirilmiş, tıkız bir köylü.


boyunu aşmak
Anlamı:

1. kişinin gücünün, yeteneğinin, yetkisinin üstünde olmak


Ön Takı : (bir şey birinin)

boyunun ölçüsünü almak
Anlamı:

1. kendi yetersizliğini, beceriksizliğini anlamak

Örnek:

1. Gelsin de görsün bakalım... Boyunun ölçüsünü alsın. Anlasın yük gemisiyle yola çıkmanın ne demek olduğunu.

1. Gelsin de görsün bakalım... Boyunun ölçüsünü alsın. Anlasın yük gemisiyle yola çıkmanın ne demek olduğunu.

2. beklediği yakınlığı görememek


boyut
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Genişlik, kapsam

Örnek:

1. Belki öteden beri böyleydi ama son üç senedir radikalliği etrafındakilere kaygı verecek boyutlara ulaşmıştı.

1. Belki öteden beri böyleydi ama son üç senedir radikalliği etrafındakilere kaygı verecek boyutlara ulaşmıştı.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Durum, nitelik

Örnek:

1. Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan.

1. Yeni boyutlar, düşünme olanakları kazandığımı sanarak ayrıldım tiyatrodan.

4. matematik , matematik , matematik , matematik , Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut

Örnek:

1. Boyutları da çok farklı, ince uzun bir dergi.

1. Boyutları da çok farklı, ince uzun bir dergi.

5. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Film veya fotoğrafta boyut, format


boyut katmak
Anlamı:

1. başka veya yeni bir görüş açısı vermek, genişlik, kapsam ve içerik kazandırmak

Örnek:

1. Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar.

1. Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar.


boyut kazandırmak
Anlamı:

1. yeni bir durum, içerik, genişlik, kapsam kazandırmak

Örnek:

1. Bazı şeylere uzaktan bakmak, onlara, onlarda olmayan bir boyut kazandırır.

1. Bazı şeylere uzaktan bakmak, onlara, onlarda olmayan bir boyut kazandırır.


boyutlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyutlamak işi


boyutlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Boyutları belirlemek, ortaya koymak


boyutlandırılış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyutlandırılma işi


boyutlandırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyutlandırılmak işi


boyutlandırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boyut kazanması sağlanmak


boyutlandırış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyutlandırma işi


boyutlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Boyutlandırmak işi


boyutlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Boyut kazandırmak