92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Böylece
1. İstanbul'a dönmelerine üç gün kala böylelikle kurtulmuş oluyordu bu devletten.
1. İstanbul'a dönmelerine üç gün kala böylelikle kurtulmuş oluyordu bu devletten.
Telaffuz : böyleli'kle
1. isim , isim , isim , isim , Kalorifer kazanının sıcaklığından yararlanarak içindeki suyun ısıtılması sağlanan depo
Lisan : İngilizce boiler
1. zamir , zamir , zamir , zamir , Bunun gibisi, bu biçimde olanı
1. Padişah bakmış, babayani, hırpani bir derviş. Ne gelir ki böylesinin elinden?
1. Padişah bakmış, babayani, hırpani bir derviş. Ne gelir ki böylesinin elinden?
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Buna benzer, bunun gibi
1. Ona böylesi kararlarından dolayı soru sorulmazdı.
1. Ona böylesi kararlarından dolayı soru sorulmazdı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu tarzda, bu biçimde
1. Doğrusu ondan böylesine bir dostluk, böylesine bir özveri beklemiyordum.
1. Doğrusu ondan böylesine bir dostluk, böylesine bir özveri beklemiyordum.
boylu boslu, boylu boyunca, boylu gıcır, dalfidan boylu, fidan boylu, orta boylu, servi boylu, suna boylu, uzun boylu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyu olan
1. Küçük boylu sünger isteniyorsa büyükler istenilen boyda ve biçimde kesilip kırpılır.
1. Küçük boylu sünger isteniyorsa büyükler istenilen boyda ve biçimde kesilip kırpılır.
2. Boyu benzerlerinden uzun olan
1. Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi.
1. Sahneye birbirinden enli ve boylu dört taze birbiri ardınca girdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uzun boylu, yakışıklı, gösterişli
1. Ben de kuzum, yakışıklı, boylu boslu civandım / O sevimli gençliğimle sevgisini kazandım
1. Ben de kuzum, yakışıklı, boylu boslu civandım / O sevimli gençliğimle sevgisini kazandım
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Boyu uzanabildiği kadar, boyu uzunluğunca
1. Kaldırıma boylu boyunca yatmıştı.
1. Kaldırıma boylu boyunca yatmıştı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Gövdesi odunsu, yaprakları üç köşeli, beyaz, sarımsı yeşil çiçekleri olan, üzümsü meyvesi kırmızı renkli, boyu 20 metre kadar olabilen, tırmanıcı çalı görünüşünde bir bitki (Smilax excelca)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uzun boylu
1. Boyluca bir adam görünür.
1. Boyluca bir adam görünür.
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana
Lisan : İtalyanca Bayonne şehrinin adından
1. `ölsün, gebersin!` anlamında kullanılan bir ilenme sözü
1. Hay, dedi, o arabacı amcanın boynu altında kalsın.
1. Hay, dedi, o arabacı amcanın boynu altında kalsın.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir durumda, zavallı bir biçimde
1. Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım.
1. Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım.
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir durumda olan, zavallı, boynu eğri
1. Âşık dediğin böyle olur sanırdık : boynu bükük, gözü yaşlı.
1. Âşık dediğin böyle olur sanırdık : boynu bükük, gözü yaşlı.
1. isim , isim , isim , isim , Boynu bükük olma durumu
1. Kuru kuruya yardımın koşulları değiştirmeyeceğini bilir. Geriye boynu büküklük, huzursuzluk kalır.
1. Kuru kuruya yardımın koşulları değiştirmeyeceğini bilir. Geriye boynu büküklük, huzursuzluk kalır.
1. herhangi bir sebeple birine karşı direnecek veya söz söyleyecek durumda olmamak
1. haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak
1. Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz.
1. Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Asmaların yeni sürgünlerini yiyen veya kemiren bağ zararlısı
Telaffuz : boynu'eğri
1. bir şeyi borç veya ödev olarak üzerine almak
1. Çobanın hekim parasını, ilaç parasını boyunlarına aldılar.
1. Çobanın hekim parasını, ilaç parasını boyunlarına aldılar.
1. bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayı ödemediği için üzerinde borç kalmak
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , çekip gitmek
1. Daha bir ay tutunamazlar, boyunlarını kırarlar deniliyordu.
1. Daha bir ay tutunamazlar, boyunlarını kırarlar deniliyordu.