1. zarf , zarf , zarf , zarf , Üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir durumda, zavallı bir biçimde
1. Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım.
1. Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım.
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Üzgün, kırılmış, acınacak ve yardım bekler bir durumda olan, zavallı, boynu eğri
1. Âşık dediğin böyle olur sanırdık : boynu bükük, gözü yaşlı.
1. Âşık dediğin böyle olur sanırdık : boynu bükük, gözü yaşlı.