92406 kayıt bulundu.
boylam ölçeği, boylam yıldızı, gök boylamı
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen çemberiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen çemberi arasındaki açı değeri, tul, tul derecesi, meridyen
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Deniz haritalarında boylamı bulmak için belirtilen ölçek
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Boylamın bulunmasında kullanılan, konumu tam olarak belirlenmiş yıldız
1. -i , -i , -i , -i , İstemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak
1. İkiniz de hapsi boylarsınız.
1. İkiniz de hapsi boylarsınız.
2. Düşmek
1. Ayağı kaydı, yeri boyladı.
1. Ayağı kaydı, yeri boyladı.
3. Yükselmek, çıkmak
1. Fakat o doludizgin kırkı boylamış bir ateşle par par yanıyordu.
1. Fakat o doludizgin kırkı boylamış bir ateşle par par yanıyordu.
4. Boy ve hacmine göre ayırmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boylanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak boylanmak
Telaffuz : boylanı'vermek
böyle böyle, bundan böyle, şöyle böyle
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bunun gibi, buna benzer
1. Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
1. Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Bu yolda, bu biçimde, hakeza
1. Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?
1. Böyle acıklı şeyleri ne diye yazıyorum bilmem ki?
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Bu derece
1. Böyle bir sevmek görülmemiştir.
1. Böyle bir sevmek görülmemiştir.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , İçinde `ne, nasıl` vb. sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatan bir söz
1. Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?
1. Maşallah, dedi, nereden teşrif böyle?
1. `kişi nasıl birisiyse ona uygun biçimde davranılır` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bunun gibi, buna benzer
1. Yeniden böyle böyle birtakım inançlarla umutların peşine düştüler.
1. Yeniden böyle böyle birtakım inançlarla umutların peşine düştüler.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Tekrara düşmeden, bilindiği üzere
1. `her zaman böyle olmuş, gene de böyle olacak` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Tam böyle, bu biçimde
1. Kadın, böylece ona bir teyze yakınlığı göstermişti.
1. Kadın, böylece ona bir teyze yakınlığı göstermişti.
2. En sonunda, böylelikle
1. Böylece şiiri anlamak için evvel onu ayırt etmesini bilmelidir.
1. Böylece şiiri anlamak için evvel onu ayırt etmesini bilmelidir.
Telaffuz : böyle'ce
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Böylece
Telaffuz : böyle'cene