Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bollanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bol duruma gelme


bollanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bol duruma gelmek, genişlemek


bollaşabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaşabilmek işi


bollaşabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bollaşma ihtimali veya imkânı bulunmak


bollaşıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaşıvermek işi


bollaşıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın bollaşmak


Telaffuz : bollaşı'vermek

bollaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaşmak işi veya durumu


bollaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bol duruma gelmek

Örnek:

1. Biraz zayıflamış, kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı.

1. Biraz zayıflamış, kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı.


bollaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaştırabilmek işi


bollaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bollaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Bollaştırmaya gücü yetmek


bollaştırılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaştırılabilmek işi


bollaştırılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bollaştırılma ihtimali veya imkânı bulunmak


bollaştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaştırılmak işi


bollaştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bollaşması sağlanmak


bollaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bollaştırmak işi veya durumu


bollaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bol duruma getirmek

Örnek:

1. Ahlakı tango pantolonu gibi bollaştıralım, demiyorum.

1. Ahlakı tango pantolonu gibi bollaştıralım, demiyorum.


bollatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bol duruma getirme


bollatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bol duruma getirmek, genişletmek


bolluk

İlgili Kelimeler:

gönlü bolluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bol olma durumu

Örnek:

1. Eteğin belinde bir bolluk var.

1. Eteğin belinde bir bolluk var.

2. Parasal bakımdan rahatlık

Örnek:

1. Hep eski bolluk zamanlarında yapılmış büyük vezir konaklarına rastlanırdı.

1. Hep eski bolluk zamanlarında yapılmış büyük vezir konaklarına rastlanırdı.

3. Fazlalık

Örnek:

1. Öteden beri dergileri kaplayan şiir bolluğundan ürkerim.

1. Öteden beri dergileri kaplayan şiir bolluğundan ürkerim.

4. Her şeyin bol olduğu yer


bölme

İlgili Kelimeler:

bölme işareti, bölme perdesi, kalanlı bölme, çam bölmesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bölmek işi, ayırma, parçalama, taksim

2. Salon, oda, sofa vb. büyük bir yerden ayrılmış daha küçük yer

Örnek:

1. Sedirin olduğu bölmeyi basma bir perdeyle odadan ayırdı.

1. Sedirin olduğu bölmeyi basma bir perdeyle odadan ayırdı.

3. Büyük bir yeri, alanı küçük oda veya kısımlara ayıran ince duvar veya tahta perde

Örnek:

1. Ortadan ayrılan bir bölmeyle de diğer nısfında Bora Reis yatıyordu.

1. Ortadan ayrılan bir bölmeyle de diğer nısfında Bora Reis yatıyordu.

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kalın ağaç gövdesinden odun veya tekne yapmak için ayrılan tomruk

5. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Gemilerin içinde, su baskını, yangın vb. durumlarda, ara kapılar kapandığında arızanın veya hasarın yayılmasını önlemek için kullanılan birbirlerinden ayrılmış yerler

6. mantık , mantık , mantık , mantık , Cins kavramlarını tür, alt tür kavramlarına ayırma işi

7. matematik , matematik , matematik , matematik , Dört işlemden biri, taksim


bölme işareti
Anlamı:

1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bölme işlemini gösteren ` / veya : ` işareti


bölme perdesi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Teknedeki bölmeleri enine ve boyuna birbirinden ayıran su geçirmez perde


bölmeç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ambalaj içinde bulunan malları birbirinden ayırmaya yarayan koruyucu parça


bölmek fiil

İlgili Kelimeler:

bölyönet

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek

Örnek:

1. Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü.

1. Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birliğin bozulmasına yol açmak, parçalamak

3. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir niceliği iki veya daha çok eşit parçaya ayırmak


bölmeli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bölme ile ayrılmış

Örnek:

1. Gazino bahçesinin hususi gibi olan bölmeli kısmına girerler.

1. Gazino bahçesinin hususi gibi olan bölmeli kısmına girerler.