92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , kaba konuşmada , kaba konuşmada , sıfat , sıfat , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Temelsiz, derme çatma, yararsız
1. zarf , zarf , kaba konuşmada , kaba konuşmada , zarf , zarf , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Boşu boşuna, yok yere
1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , bir iş veya durum tatsızlaşmak
1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , birine hak etmediği hâlde çok değer vermek
1. kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , kaba konuşmada , çok sinirli ve geçimsiz olmak, her şeye öfkelenir olmak
bol bol, bol bolamat, bol bulamaç, bol kepçe, bol keseden, bol paça, eli bol, gönlü bol
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı
1. Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm.
1. Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm.
2. Nicelik bakımından olağandan veya alışılandan çok, kıt karşıtı
1. Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş.
1. Demek ki zeytinin bol ve ucuz olduğu bir yerdeymiş.
1. isim , isim , isim , isim , Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki
Lisan : Fransızca bol
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Fazlasıyla
1. Bol bol ucuz şarapla konyak içti.
1. Bol bol ucuz şarapla konyak içti.
1. `kazandığını ölçüsüzce harcayan ve ilerisi için bir şey artırmayan kişi, kazançsız kaldığında acıklı bir duruma düşer` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Bol bol, döke saça
1. Beğenmiyorsan kazan da bol bolamat bizi besle bakalım.
1. Beğenmiyorsan kazan da bol bolamat bizi besle bakalım.
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Bol bol, pek çok
1. Bol bulamaç kazanıyor sandıklarımızın çoğu sıkıntı içindedirler.
1. Bol bulamaç kazanıyor sandıklarımızın çoğu sıkıntı içindedirler.
1. isim , isim , isim , isim , Servis sırasında yiyeceği bol bol dağıtma
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Cömert, eli açık
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Çok fazla
2. Gereksiz olarak
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Bol bol, ölçüsüz bir biçimde
1. Vaadin o kadar bol keseden ki beni hayret ve şüpheye düşürüyor.
1. Vaadin o kadar bol keseden ki beni hayret ve şüpheye düşürüyor.
1. isim , isim , isim , isim , Geniş paça
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dökük, saçık, şapşal (kimse)
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Bollaşmak
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Bolarma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Bol duruma gelmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oldukça geniş
1. Bolca bir pantolon.
1. Bolca bir pantolon.
2. Oldukça çok
1. Âdemoğullarının kaleme gelmez münasebetsizlikleri bolcadır.
1. Âdemoğullarının kaleme gelmez münasebetsizlikleri bolcadır.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , (bo'lca) Çokça
1. Dilekçelerin, yazışmaların yanı sıra, mahallî basında çıkan yazılar da bolca yer tutuyordu.
1. Dilekçelerin, yazışmaların yanı sıra, mahallî basında çıkan yazılar da bolca yer tutuyordu.
1. isim , isim , bilişim , bilişim , isim , isim , bilişim , bilişim , 343 koyu
Lisan : İngilizce bold