92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bölümleme işine konu olmak, sınıflanmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bölümden oluşan, kısımlık
1. Küçük Tiyatro'da iki bölümlük 'Çatıdaki Çatlak' sergileniyordu.
1. Küçük Tiyatro'da iki bölümlük 'Çatıdaki Çatlak' sergileniyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Bölünebilmek işi
2. matematik , matematik , matematik , matematik , Kalansız bölünür olma durumu
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bölünme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Sıcak bir ekmek gibi bölünebildiğini görünce artmış hayranlığımız.
1. Sıcak bir ekmek gibi bölünebildiğini görünce artmış hayranlığımız.
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Bir bölme işleminde eşit bölümlere ayrılması gereken miktar veya sayı
1. isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , isim , isim , toplum bilimi , toplum bilimi , Fraksiyon
1. isim , isim , isim , isim , Bölünmek işi
2. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Hücrelerin, belli bir büyüklüğe ulaştığında eşit bölümlere ayrılıp çoğalması
3. spor , spor , spor , spor , Yarışta toplu olarak koşarken birbirinden ayrılma
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Belirli bölümlere, parçalara ayrılmak
1. Saçları biraz evvel taranmış gibi intizamlı, ortasından ikiye bölünmüş.
1. Saçları biraz evvel taranmış gibi intizamlı, ortasından ikiye bölünmüş.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parçalanamaz, ayrılamaz
1. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
1. Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
1. isim , isim , isim , isim , Gidiş ve geliş yönü bariyerlerle ayrılmış yol, duble yol
1. isim , isim , isim , isim , Bölünmüş parça
2. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Fraksiyon
1. isim , isim , isim , isim , Bölünme işi
1. Roma'nın ikiye bölünüş tarihi 395'tir.
1. Roma'nın ikiye bölünüş tarihi 395'tir.
1. isim , isim , isim , isim , Bölme işi
1. Sağdan sola taksim etmiş örgüsün / Onar onar bölüşünü sevdiğim
1. Sağdan sola taksim etmiş örgüsün / Onar onar bölüşünü sevdiğim
1. -i , -i , -le , -le , -i , -i , -le , -le , İki veya daha çok kimse aralarında herhangi bir şeyi paylaşmak, üleşmek, payını almak, taksim etmek
1. Paraları elleri titreyerek, gözleri parlayarak, nefeslerini burundan alarak bölüştüler.
1. Paraları elleri titreyerek, gözleri parlayarak, nefeslerini burundan alarak bölüştüler.