92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Ortodokslarca kutlanan İsa'nın doğum yortusu
Lisan : Rusça
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gözlerini iki yana oynatarak (bakmak)
1. Bir köpek gözünü açtı. Böcül böcül baktı.
1. Bir köpek gözünü açtı. Böcül böcül baktı.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Duygulanıp içi kabarmak` anlamındaki bocur bocur kabarmak deyiminde geçen bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Ağır yükleri çekmek için manivela ile döndürülen ve döndürüldükçe çekilecek şeyin bağlı bulunduğu urganı kendi üzerine saran çıkrık
Lisan : Rumca
bodoslama çemberi, bodoslama pervanesi, baş bodoslaması
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Gemi omurgasının baş tarafından yukarıya uzanan ağaç veya demir direklerden her biri
1. Bir motorun beyaz bodoslaması karanlığı yırtıyor.
1. Bir motorun beyaz bodoslaması karanlığı yırtıyor.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Bodoslamak işi
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (bodo'slama) Pervasızca
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Ağaç filikanın bodoslamasına yapılan metal kaplama
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Bodoslama çenesine takılan pervane
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ön taraftan, baş taraftan
Telaffuz : bodosla'madan
1. -i , -i , argo , argo , -i , -i , argo , argo , İleri sürmek, dayatmak
1. Elçiler durur mu, onlar da boyuna kendi devletlerinin isteklerini bodoslamaktadırlar.
1. Elçiler durur mu, onlar da boyuna kendi devletlerinin isteklerini bodoslamaktadırlar.
bodrum katı
1. isim , isim , isim , isim , Bir yapının yol düzeyinden aşağıda kalan bölümü
1. Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur.
1. Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Muğla iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : bo'drum
1. isim , isim , isim , isim , Bir yapının zemin katının altında olan ve oturulabilen en alt katı
1. Bu acı çıngırak sesi galiba bodrum katından geldi.
1. Bu acı çıngırak sesi galiba bodrum katından geldi.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ağaç veya topraktan yapılmış küçük su kabı
bodur pas
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Enine göre boyu kısa ve tıknaz
1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.
1. Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.
1. boyu uzamamak
1. Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış.
1. Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , gelişmemek
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Arpa yapraklarına yerleşen ve seyrek olarak yurdumuzda da görülen ilkel mantar (Puccinia hordei)
2. Bu mantarın yol açtığı hastalık
1. `kısa boylular olduklarından daha genç görünürler` anlamında kullanılan bir söz