92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeye belirli bir biçim vermek, şekillendirmek
1. Parmaklar artık kuvvetin değil, deli eden arzunun gücünü biçimlendiriyordu.
1. Parmaklar artık kuvvetin değil, deli eden arzunun gücünü biçimlendiriyordu.
2. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Yazı ve simgeleri bilgisayara elverişli duruma getirmek, formatlamak
3. bilişim , bilişim , bilişim , bilişim , Bilgisayarda disket vb.ni kullanılabilir duruma getirmek veya disket vb.ni zararlı ögelerden temizlemek, formatlamak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Biçimlenme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak biçimlenmek
Telaffuz : biçimleni'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Biçimlenmek işi, şekillenme, şekilleşme, formasyon
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şey belli bir biçim kazanmak, şekillenmek, şekilleşmek
eş biçimli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir biçimde olan
1. Evin bütün pencereleri çift kanatlı, her kanat, kare biçimli üçer camlıydı.
1. Evin bütün pencereleri çift kanatlı, her kanat, kare biçimli üçer camlıydı.
2. Biçimi güzel olan, mevzun
1. Duraksadı, gülümsedi, kâğıda uzandı, yüzünden daha esmerdi eli, biçimliydi.
1. Duraksadı, gülümsedi, kâğıda uzandı, yüzünden daha esmerdi eli, biçimliydi.
3. Düzgün
1. Çok biçimli bağlanmış olduğuna dikkat ettiğim siyah papyon kravatımı azıcık çarpıtıyor, gevşetiyorum.
1. Çok biçimli bağlanmış olduğuna dikkat ettiğim siyah papyon kravatımı azıcık çarpıtıyor, gevşetiyorum.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Uygun olarak, yakışacak bir biçimde
1. Biçimli koysan bunlar olmaz.
1. Biçimli koysan bunlar olmaz.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biçime dayanan, biçimle ilgili, şekle ait, şeklî, formel
1. -i , -i , -i , -i , Biçimsel duruma getirmek
2. Bir kuramı biçimsel bir kurama dönüştürmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kendine özgü bir biçimi olmayan, biçimi bozuk, şekilsiz
2. Kötü, hoş olmayan, yakışıksız
1. Ancak ansızın kız karşısına çıkınca sözüne bir biçimsiz yerinden başlamış oldu.
1. Ancak ansızın kız karşısına çıkınca sözüne bir biçimsiz yerinden başlamış oldu.
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Kendine özgü billurlaşmış bir biçimi olmayan (madde), amorf
4. zarf , zarf , zarf , zarf , Kötü bir biçimde
1. Küpeşteden bırakılan bir kalas gibi biçimsiz düştü.
1. Küpeşteden bırakılan bir kalas gibi biçimsiz düştü.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Biçimsizleşme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Biçimsiz duruma gelmek, biçimi bozulmak
1. -i , -i , -i , -i , Biçimsizleştirme ihtimali veya imkânı bulunmak