92406 kayıt bulundu.
başı yumuşaklık, yüzü yumuşaklık
1. isim , isim , isim , isim , Yumuşak olma durumu, mülayemet
1. Göğsünde ilk defa bir kadın vücudunun sıcaklığını, yumuşaklığını hissediyordu.
1. Göğsünde ilk defa bir kadın vücudunun sıcaklığını, yumuşaklığını hissediyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Yumuşamak işi
1. Yüzünde belli belirsiz bir yumuşama vardı.
1. Yüzünde belli belirsiz bir yumuşama vardı.
2. Dünyada soğuk savaş döneminden sonra stratejik silahların geliştirilmesiyle başlayan siyasal gerginliğin ortadan kaldırılması siyaseti, detant
3. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Sert ünsüzlerin yumuşak ünsüz veya sızıcı ünsüz oluşu, ötümlüleşme
1. Ekmek-e > ekmeğe, kabak-a > kabağa, yurt-a > yurda, borç-a > borca, dip-e > dibe.
1. Ekmek-e > ekmeğe, kabak-a > kabağa, yurt-a > yurda, borç-a > borca, dip-e > dibe.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sertliği kalmamak, yumuşak duruma gelmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Öfkesi, kızgınlığı, inadı geçmek
1. Kurt Hoca şimdi yumuşamış, el pençe divan duruyordu.
1. Kurt Hoca şimdi yumuşamış, el pençe divan duruyordu.
1. -i , -i , -i , -i , Yumuşatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yumuşatmayı becermek
1. isim , isim , isim , isim , Yumuşamayı sağlayan kimyasal madde
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Teskin edici
1. Birçok hastalıkların tam ilacı değilse bile iyi kötü bir yumuşatıcısı vardır.
1. Birçok hastalıkların tam ilacı değilse bile iyi kötü bir yumuşatıcısı vardır.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sertliği giderilmek, yumuşak duruma getirilmek
1. isim , isim , isim , isim , Yumuşatmak işi veya durumu
1. Sonra belki de o ihtilalci tonunu yumuşatmaya başlamıştı.
1. Sonra belki de o ihtilalci tonunu yumuşatmaya başlamıştı.
2. spor , spor , spor , spor , Yoğun alıştırmalardan sonra bir kası hiçbir gerginlik veya kasılma bırakmadan dinlendirme
1. -i , -i , -i , -i , Sertliğini gidermek, yumuşak duruma getirmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kabalığını, katılığını, sertliğini veya acımasızlığını ortadan kaldıracak duruma getirmek
1. Karşıma geçip beni yumuşatınca razı olup susuyordum.
1. Karşıma geçip beni yumuşatınca razı olup susuyordum.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yumuşama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yumuşamayı becermek
madenî yün, asbest yünü, cam yünü, koyunyünü, maden yünü
1. isim , isim , isim , isim , Koyun tüyü
1. Bu şiltenin yünü az gelmiş.
1. Bu şiltenin yünü az gelmiş.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu tüyden yapılmış
1. Sırtımdaki kırmızı yün hırkam devamlı su çekiyordu.
1. Sırtımdaki kırmızı yün hırkam devamlı su çekiyordu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Belleme (II)
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Hamam
1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : yu'nağı
1. isim , isim , isim , isim , Yunanistan'da yaşayan veya Yunanistan halkından olan kimse, Yunanistanlı, palikarya
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Yunan dili
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu dille yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , isim , isim , Yunan
1. Yunanistanlı Türkler.
1. Yunanistanlı Türkler.
Özel: Evet
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , 343 Yunan
Özel: Evet
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Aklı kıt