Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yünlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yünü olan

2. Yünden yapılmış

Örnek:

1. Yünlü battaniye.

1. Yünlü battaniye.

3. isim , isim , isim , isim , Yün kumaş

4. Yün kumaştan yapılmış

Örnek:

1. Yünlü etek.

1. Yünlü etek.


yunma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yunmak işi


yunmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Yıkanmak

Örnek:

1. Kuyunun başında mevtam yunuyor / Düşmanlarım kıs kıs olmuş gülüyor

1. Kuyunun başında mevtam yunuyor / Düşmanlarım kıs kıs olmuş gülüyor


yunmuş arınmış (veya yıkanmış)
Anlamı:

1. yıkanıp temizlenmiş

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , suçu olmayan


yünsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yünü olmayan


yunus
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Balinalardan, ılık ve sıcak denizlerde sürüler durumunda yaşayan, boyları 3 metreye kadar erişebilen, memeli deniz hayvanı (Delphinus)

Örnek:

1. Vapurla yarış eden yunuslara güler.

1. Vapurla yarış eden yunuslara güler.


yunusgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Örnek hayvanı yunus olan, balinaların bir alt familyası


yunuslar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daha çok asayişle ilgili olaylara anında müdahale edebilmek için motosikletli ve toplu olarak gezen emniyet grubu


yüpürme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüpürmek işi


yüpürmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Telaşlı bir biçimde öteye beriye koşmak


yurdu
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İğnenin deliği


yüreğe işlemek
Anlamı:

1. çok derin acı uyandırmak

Örnek:

1. Fakat sesi kulaklara değil, doğru yüreğe çarpar, yüreğe işlerdi.

1. Fakat sesi kulaklara değil, doğru yüreğe çarpar, yüreğe işlerdi.


yüreği ağzına gelmek
Anlamı:

1. birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek

Örnek:

1. Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor.

1. Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor.


yüreği ağzında
Anlamı:

1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Korku ve heyecan dolu bir durumda

Örnek:

1. Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..

1. Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..


yüreği bayılmak
Anlamı:

1. karnı çok acıkmak


yüreği boğazına tıkanmak
Anlamı:

1. sıkılmak, üzülmek, dertlenmek

Örnek:

1. Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum.

1. Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum.


yüreği bozulmak
Anlamı:

1. bunalmak, sıkılmak

Örnek:

1. Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara, kapılara, pencerelere kaydı.

1. Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara, kapılara, pencerelere kaydı.


yüreği burkulmak
Anlamı:

1. çok üzülmek, çok acı duymak


yüreği çarpmak
Anlamı:

1. kalbi çarpmak veya çalışmak

2. coşku sebebiyle kalp hızlı hızlı çarpmak veya çalışmak

3. merak, kaygı, korku, heyecan vb. duygularla tedirgin olmak, huzursuz olmak

Örnek:

1. Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhunda kopan bir hamleyle örsünün üzerinde milyarlarca kıvılcım tutuştururdu.

1. Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhunda kopan bir hamleyle örsünün üzerinde milyarlarca kıvılcım tutuştururdu.


yüreği cız etmek (veya cızlamak)
Anlamı:

1. çok acımak, içi sızlamak

Örnek:

1. Aklımıza eski günler gelince / Yüreğimiz cız eder

1. Aklımıza eski günler gelince / Yüreğimiz cız eder


yüreği dağlı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yüreği yaralı

Örnek:

1. Yaralılara su ne ise yüreği dağlı Müslümanlara da varlığın odur.

1. Yaralılara su ne ise yüreği dağlı Müslümanlara da varlığın odur.


yüreği dar
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Çabuk sıkılan (kimse)


yüreği daralmak
Anlamı:

1. sıkılmak, bunalmak, içi daralmak

Örnek:

1. Yusuf bütün olayları korkuyla, yüreği daralarak izliyordu.

1. Yusuf bütün olayları korkuyla, yüreği daralarak izliyordu.


yüreği dayanmamak
Anlamı:

1. acısına katlanamamak, çok acı duymak


yüreği delik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dertli (kimse)