92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Yudumlama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yudumlamayı becermek
yuf borusu
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Kınama, üzüntü, nefret bildiren bir söz
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Boynuzdan yapılan bir boru türü, nefir
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kınama, üzüntü ve nefret
1. Yürü bakkallar paşası yürü, yuf borusu seni bekliyor.
1. Yürü bakkallar paşası yürü, yuf borusu seni bekliyor.
yufka ekmeği, yufka kebabı, yufka yürekli, arkası yufka, bağrı yufka, sırtı yufka, yüreği yufka
1. isim , isim , isim , isim , Oklava ile açılan ince, yuvarlak hamur yaprağı
2. Sacda pişen bir ekmek türü
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Zayıf, ince, dayanıksız
1. Bu kapak pek yufka bir şey.
1. Bu kapak pek yufka bir şey.
1. hamuru yufka durumuna getirmek
1. Bir iki tane değirmi, büyücek yufka açmıştı.
1. Bir iki tane değirmi, büyücek yufka açmıştı.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kötü olaylardan çok çabuk etkilenen, üzülen, bağrı yufka
1. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.
1. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz.
1. isim , isim , isim , isim , Yufka yürekli olma durumu
1. Annem onun enayilik çizgisine varan yufka yürekliliğine kızardı.
1. Annem onun enayilik çizgisine varan yufka yürekliliğine kızardı.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Az, kıt olma, sığlık
1. O zaman kusuru yapıtta değil anlamayanların zekâlarının yufkalığında bulmak zorunda kalırız.
1. O zaman kusuru yapıtta değil anlamayanların zekâlarının yufkalığında bulmak zorunda kalırız.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yufka yapmak için ayrılmış olan
1. Yufkalık un.
1. Yufkalık un.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yugoslavya halkından olan kimse
Özel: Evet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yugoslavya'da yaşayan kimse
Özel: Evet
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , İyi yürüyen, iyi koşan
1. Yüğrüktür bizim atımız
1. Yüğrüktür bizim atımız
2. Çalışkan
3. Çevik, güçlü
1. `bir işte üstün çaba gösterenler karşılık iyi olarak görürler` anlamında kullanılan bir söz
1. ünlem , ünlem , hakaret yollu , hakaret yollu , ünlem , ünlem , hakaret yollu , hakaret yollu , Birine karşı beğenilmeyen veya öfke duyulan bir durumda haykırılan söz, yuha
1. beğenilmeyen, tasvip edilmeyen birine veya bir duruma karşı haykırmak
1. Bu yeni kişilik artık Beşiktaş tribününden hakeme yuh çekemez.
1. Bu yeni kişilik artık Beşiktaş tribününden hakeme yuh çekemez.
1. ünlem , ünlem , hakaret yollu , hakaret yollu , ünlem , ünlem , hakaret yollu , hakaret yollu , Yuh
Telaffuz : yu'ha