Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yerini almak
Anlamı:

1. yerine geçmek

Örnek:

1. Öğretim ve öğrenim yerini de ister istemez politik tartışmalar almıştı.

1. Öğretim ve öğrenim yerini de ister istemez politik tartışmalar almıştı.


yerini beğenmek
Anlamı:

1. bitki yerini gelişmesine çok uygun bulmak


yerini bulmak
Anlamı:

1. uygun olan yerde olmak

Örnek:

1. Depremden sonra gönderilen battaniyeler yerini buldu.

1. Depremden sonra gönderilen battaniyeler yerini buldu.

2. kendine yakışan makamı, durumu bulmak


yerini doldurmak
Anlamı:

1. görevini başarı ile yapar olmak

2. görevinden ayrılan birinin yerine gelen kişi, önceki görevli kadar başarılı olmak


yerini ısıtmak
Anlamı:

1. bir yerde uzun süre kalmak

Örnek:

1. Yeni nazır olmuşsun, yerini ısıtmaya bakacaksın, yüzyıllardır düzelmemiş işleri düzeltecek değilsin ya!

1. Yeni nazır olmuşsun, yerini ısıtmaya bakacaksın, yüzyıllardır düzelmemiş işleri düzeltecek değilsin ya!


yerini sevmek
Anlamı:

1. yerini beğenmek


yerini tutmak
Anlamı:

1. bulunmayan bir nesnenin yerini almak, onu aratmamak

Örnek:

1. Hiçbir kahvaltı simitle çayın yerini tutamaz.

1. Hiçbir kahvaltı simitle çayın yerini tutamaz.

2. görevinden ayrılan birinin yaptığı işi yapabilmek


yerini yapmak
Anlamı:

1. bir şey elde etmek amacıyla girişimde bulunmak


yerinme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerinmek işi, teessüf

Örnek:

1. Acınmalardan, yerinmelerden yana pek zengindir yaşam.

1. Acınmalardan, yerinmelerden yana pek zengindir yaşam.


yerinmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Acınmak

2. Pişman olmak


Yerköy
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yozgat iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : ye'rköy

yerküre
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Üstünde yaşadığımız gök cismi, yer, yer yuvarı, yer yuvarlağı


Telaffuz : ye'rküre

yerle beraber
Anlamı:

1. yer düzeyinde


yerle bir etmek
Anlamı:

1. temeline kadar yok etmek, tahrip etmek

Örnek:

1. Ali bütün karargâhı yerle bir edecek bu korkunç alete bakmak istedi.

1. Ali bütün karargâhı yerle bir edecek bu korkunç alete bakmak istedi.


yerle gök bir olsa
Anlamı:

1. `sonu ne olursa olsun` anlamında kullanılan bir söz


yerle yeksan etmek
Anlamı:

1. yerle bir etmek


yerlerde sürünmek
Anlamı:

1. çok perişan, acınacak bir durumda bulunmak


yerlere geçmek
Anlamı:

1. çok utanıp sıkılmak veya kahrolmak

Örnek:

1. O kahkaha nöbetlerinden birini tatmak üzere olduğunu hissediyor, yerlere geçiyordum.

1. O kahkaha nöbetlerinden birini tatmak üzere olduğunu hissediyor, yerlere geçiyordum.


yerlere kadar eğilmek
Anlamı:

1. aşırı saygı göstermek


yerleri süpürmek
Anlamı:

1. saç, etek, paça çok uzun olmak


yerleşebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşebilmek işi


yerleşebilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Yerleşme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Yerleşmeye gücü yetmek


yerleşik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Belli bir yere yerleşmiş

Örnek:

1. Onlar yerleşik toplumlar, herkesin yeri belli, öyle vırt zırt oradan oraya geçilemez.

1. Onlar yerleşik toplumlar, herkesin yeri belli, öyle vırt zırt oradan oraya geçilemez.

2. Bir yerin yerlisi olmuş, mütemekkin

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir yerde varlığını sürekli olarak sürdürecek olan

Örnek:

1. Türkler Anadolu'ya gelmeden önce de muhtelif ülkelerde yerleşik medeniyete geçmişler, büyük şehirler kurmuşlardır.

1. Türkler Anadolu'ya gelmeden önce de muhtelif ülkelerde yerleşik medeniyete geçmişler, büyük şehirler kurmuşlardır.


yerleşiklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşik olanın özelliği

Örnek:

1. Toplumun siyasal açıdan, düzen açısından bir türlü yerleşiklik kazanamadığını görüyor.

1. Toplumun siyasal açıdan, düzen açısından bir türlü yerleşiklik kazanamadığını görüyor.


yerleşilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerleşilmek işi