Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yelpik
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Nefes darlığı


yelpirdeme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yelpirdemek işi


yelpirdemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Kımıldamak, hafif sallanmak

Örnek:

1. Meşe yaprağı gibi yelpirdedim.

1. Meşe yaprağı gibi yelpirdedim.


yelpirdetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yelpirdetmek işi


yelpirdetmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Hafifçe sallamak, kımıldatmak

Örnek:

1. Acaba sabah yeli miydi o pencerede ucuz patiska perdeyi yelpirdeten?

1. Acaba sabah yeli miydi o pencerede ucuz patiska perdeyi yelpirdeten?


yelseme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yelsemek işi veya durumu


yelsemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hava alarak bozulmak, bayatlamak


yeltek
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hercai


yelteniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeltenme işi

Örnek:

1. Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı...

1. Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı...


yeltenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeltenmek işi


yeltenmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, heves etmek, meyletmek

Örnek:

1. Bu cehaletinizi bilmeden muharrirliğe yelteniyorsunuz.

1. Bu cehaletinizi bilmeden muharrirliğe yelteniyorsunuz.


yelve

İlgili Kelimeler:

su yelvesi

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Florya


yelyutan
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık


Telaffuz : ye'lyutan

yem

İlgili Kelimeler:

yem borusu, yem torbası, yem verimi, ak yem, balast yem, kesif yem, balık yemi, bitiriş yemi, hayvan yemi, kuşyemi, kuş yemi, papağanyemi, silo yemi, tahıl yemi, tavuk yemi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvan yiyeceği

Örnek:

1. Balıklara yem attık, suyun içi birbirine karıştı.

1. Balıklara yem attık, suyun içi birbirine karıştı.

2. Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan, oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne

Örnek:

1. Orfozun görünmesiyle yemin kaybolması bir oldu, çocuğun da kolu koparılırcasına sarsıldı.

1. Orfozun görünmesiyle yemin kaybolması bir oldu, çocuğun da kolu koparılırcasına sarsıldı.

3. Ağızotu

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey

5. argo , argo , argo , argo , Rüşvet

6. argo , argo , argo , argo , Kumarda ütülecek kimseye oyunun başında bilinçli olarak kazandırılan para


yem borusu
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Askerlikte hayvanlara yem verme saatinin geldiğini bildirmek için çalınan boru

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Oyalayıcı, aldatıcı söz

Örnek:

1. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla inanma beyim, yem borusudur bu, şekeri bulsa kendisi yer, dedi.

1. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla inanma beyim, yem borusudur bu, şekeri bulsa kendisi yer, dedi.


yem dökmek (veya koymak)
Anlamı:

1. avlanılacak hayvanları bir yere çekmek için yiyecek dökmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak


yem istemez, su istemez
Anlamı:

1. `elde tutulması hiçbir külfet getirmez` anlamında kullanılan bir söz


yem kestirmek
Anlamı:

1. yolda durup hayvanlara yem yedirmek


yem olmak
Anlamı:

1. herhangi bir hayvan tarafından yenilmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birinin tuzağına düşmek


yem torbası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvanların yem yemesi için başlarına takılan torba

Örnek:

1. Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok.

1. Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok.


yem verimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli genişlikteki bir alanın, belirli bir süre içerisinde ürettiği yeşil ot, doğal veya yapay biçimde kurutulmuş kuru ot veya kuru madde miktarı


yemci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yem satan kimse


yemcilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yemci olma durumu


yeme

İlgili Kelimeler:

yeme içme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yemek işi

Örnek:

1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.

1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.

2. Yiyecek

Örnek:

1. Bu ay yeme masrafımız çok oldu.

1. Bu ay yeme masrafımız çok oldu.


yeme de yanında yat
Anlamı:

1. çok lezzetli veya çok hoş olan şeyler için söylenen bir söz