92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Nefes darlığı
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Kımıldamak, hafif sallanmak
1. Meşe yaprağı gibi yelpirdedim.
1. Meşe yaprağı gibi yelpirdedim.
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Hafifçe sallamak, kımıldatmak
1. Acaba sabah yeli miydi o pencerede ucuz patiska perdeyi yelpirdeten?
1. Acaba sabah yeli miydi o pencerede ucuz patiska perdeyi yelpirdeten?
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hava alarak bozulmak, bayatlamak
1. isim , isim , isim , isim , Yeltenme işi
1. Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı...
1. Onu taklide yeltenişlerin üzerine, tam beni mektebe götürüp getirmeye başladığı...
1. -e , -e , -e , -e , Yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, heves etmek, meyletmek
1. Bu cehaletinizi bilmeden muharrirliğe yelteniyorsunuz.
1. Bu cehaletinizi bilmeden muharrirliğe yelteniyorsunuz.
su yelvesi
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Florya
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık
Telaffuz : ye'lyutan
yem borusu, yem torbası, yem verimi, ak yem, balast yem, kesif yem, balık yemi, bitiriş yemi, hayvan yemi, kuşyemi, kuş yemi, papağanyemi, silo yemi, tahıl yemi, tavuk yemi
1. isim , isim , isim , isim , Hayvan yiyeceği
1. Balıklara yem attık, suyun içi birbirine karıştı.
1. Balıklara yem attık, suyun içi birbirine karıştı.
2. Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan, oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
1. Orfozun görünmesiyle yemin kaybolması bir oldu, çocuğun da kolu koparılırcasına sarsıldı.
1. Orfozun görünmesiyle yemin kaybolması bir oldu, çocuğun da kolu koparılırcasına sarsıldı.
3. Ağızotu
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
5. argo , argo , argo , argo , Rüşvet
6. argo , argo , argo , argo , Kumarda ütülecek kimseye oyunun başında bilinçli olarak kazandırılan para
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Askerlikte hayvanlara yem verme saatinin geldiğini bildirmek için çalınan boru
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Oyalayıcı, aldatıcı söz
1. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla inanma beyim, yem borusudur bu, şekeri bulsa kendisi yer, dedi.
1. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla inanma beyim, yem borusudur bu, şekeri bulsa kendisi yer, dedi.
1. avlanılacak hayvanları bir yere çekmek için yiyecek dökmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak
1. `elde tutulması hiçbir külfet getirmez` anlamında kullanılan bir söz
1. herhangi bir hayvan tarafından yenilmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birinin tuzağına düşmek
1. isim , isim , isim , isim , Hayvanların yem yemesi için başlarına takılan torba
1. Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok.
1. Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok.
1. isim , isim , isim , isim , Belirli genişlikteki bir alanın, belirli bir süre içerisinde ürettiği yeşil ot, doğal veya yapay biçimde kurutulmuş kuru ot veya kuru madde miktarı
yeme içme
1. isim , isim , isim , isim , Yemek işi
1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.
1. Aliş'e de buyur ettiler, ekmek, peynir ve üzümden ibaret yemeklerini yemeye koyuldular.
2. Yiyecek
1. Bu ay yeme masrafımız çok oldu.
1. Bu ay yeme masrafımız çok oldu.