92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Yollarda ve özellikle kavşaklarda yayaların geçeceği bölümü belirtmek için asfalta çakılan çok büyük başlı, parlak çivi
1. O yeni açılan koca koca asfalt caddelerimizin yaya çivileri hâlâ neden eksiktir?
1. O yeni açılan koca koca asfalt caddelerimizin yaya çivileri hâlâ neden eksiktir?
1. isim , isim , isim , isim , Caddelerde yayaların karşıya geçmesi için ayrılmış bölüm
1. istediğini elde edemeyen, başarısızlığa uğrayan kimseler için kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Sokaklarda, caddelerde yürümek için yapılmış yüksekçe yer, kaldırım, tretuvar
1. Kendini yaya kaldırımına güç attı.
1. Kendini yaya kaldırımına güç attı.
1. istediği şeyi yapamaz duruma gelmek
1. Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar.
1. Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar.
2. binecek bir şeyi olmamak
3. yardımcısız kalmak
1. İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı.
1. İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı.
4. geri kalmak
1. isim , isim , isim , isim , Caddelerde yayaların geçmesi için yapılmış köprü
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yayma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yayma gücü bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Yolu araç trafiğine kapatıp sadece yayaların kullanımına açmak
1. isim , isim , isim , isim , Yaya olma durumu
2. Araç trafiğine kapatılarak sadece yayaların kullanımına sunulan yol
yayan yapıldak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yürüyerek giden
1. Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler.
1. Genç atlı ve yayan ihtiyar uzaktan uzağa seslendiler.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bilgisiz
1. Arkadaş bu konuda pek yayanmış.
1. Arkadaş bu konuda pek yayanmış.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Yürüyerek, yaya
1. Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi.
1. Ben oraya kadar yayan gidemem, gurbetten memlekete yayan dönülmezdi.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yalın ayak bir biçimde
1. Hemşehrim, bu geç saat nereye yayan yapıldak?
1. Hemşehrim, bu geç saat nereye yayan yapıldak?
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yayma işini yaptırmak, yayılmasını sağlamak
1. isim , isim , isim , isim , Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çağırma
1. Cıyak cıyak bir dudu yaygarası, herkesi yerinden sıçrattı.
1. Cıyak cıyak bir dudu yaygarası, herkesi yerinden sıçrattı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Şikâyet, sızlanma
1. Bizim gazetecilerin bu yaygaraları bence de haklı.
1. Bizim gazetecilerin bu yaygaraları bence de haklı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gerekli gereksiz çok bağırıp çağıran
1. Annesi gibi çatık kaşlı ve yaygaracı değildi.
1. Annesi gibi çatık kaşlı ve yaygaracı değildi.
1. bağırıp çağırmak
1. Gün geçmiyor ki evdeki kadınlardan biri, önüne bir ıslak şeker parçası düştüğünü görüp yaygarayı basmasın!
1. Gün geçmiyor ki evdeki kadınlardan biri, önüne bir ıslak şeker parçası düştüğünü görüp yaygarayı basmasın!
yaygı balığı
1. isim , isim , isim , isim , Yere veya döşeme üzerine serilen örtü
1. En iyi yer orasıdır, yaygınızı oraya yayın!
1. En iyi yer orasıdır, yaygınızı oraya yayın!
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Serin ve ılık sularda yaşayan beyaz etli bir tür balık
yaygın eğitim, yaygın öğretim, yaygın yanlış
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan
1. İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır.
1. İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır.
2. Sınırı genişlemiş
1. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.
1. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.
3. Herhangi bir bölgede çok görülen, bulunan