92406 kayıt bulundu.
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak yayılmak
Telaffuz : yayılı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Yayılmak işi, intişar
1. Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır.
1. Her şairin içinde bir okunma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır.
2. fizik , fizik , fizik , fizik , Işığın, bir kaynaktan çıkarak doğru çizgiler durumunda türlü yönlere dağılması
3. tıp , tıp , tıp , tıp , Organizmanın herhangi bir noktasında bulunan bir hastalığın veya kötü huylu urun organizmanın başka bir yerine sıçraması, metastaz
4. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Dağınık savaş düzeni
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
2. Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak
3. Genelleşmek
1. O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı.
1. O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı.
4. Herkes tarafından duyulmak
5. Genişlemek, büyümek
1. Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı.
1. Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı.
6. Serilmek, döşenmek
1. Odaya bir kilim yayıldı.
1. Odaya bir kilim yayıldı.
7. Koyun, inek vb. otlamak
8. Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak
9. fizik , fizik , fizik , fizik , Kaynağından çıkan ışık, doğru çizgiler hâlinde türlü yönlere dağılmak
10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Ayrıntıya girmek, açılmak
1. Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum.
1. Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum.
ısı yayımı
1. isim , isim , isim , isim , Yayma işi
2. Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir
1. Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır.
1. Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır.
3. Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir
1. isim , isim , isim , isim , Bir sanatçının, bir yazarın eserini yayıma hazırlayan kimse veya kuruluş, yayıncı, naşir, tabi (II), editör
1. Yayımcılar, kazanç amacıyla, alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya.
1. Yayımcılar, kazanç amacıyla, alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya.
2. Görsel ve yazılı basında yayıma hazırlama yetkisi olan kimse, editör
3. Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye teknik düzeyde ulaştırılmasını sağlayan kimse
1. isim , isim , isim , isim , Yayımcının yaptığı iş, yayıncılık, tabilik (II), editörlük
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kitap, gazete, dergi vb. şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek
1. Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm.
1. Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm.
2. -i , -i , -i , -i , Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak
3. Bir yazıya, habere, resme gazetede yer vermek
4. Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek
1. İki gün sonra yönetici bir genelge yayımladı.
1. İki gün sonra yönetici bir genelge yayımladı.
1. isim , isim , isim , isim , Yayımlanmak işi, neşrolunma
1. Danimarka'da pornografik kitap ve resimlerin yayımlanması yasağı kalktı.
1. Danimarka'da pornografik kitap ve resimlerin yayımlanması yasağı kalktı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yayımlama işi yapılmak, neşrolunmak
1. Çağın şair ve yazarları belki yayımlanmamak ve oynanmamak üzere gizlice oyunlar yazıyorlardı.
1. Çağın şair ve yazarları belki yayımlanmamak ve oynanmamak üzere gizlice oyunlar yazıyorlardı.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yayımlatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yayımlatma gücü bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Yayımlanmasına sebep olmak, yayımlanmasına imkân sağlamak
1. Ama nerede yayımlatacaktın bunu?
1. Ama nerede yayımlatacaktın bunu?
1. -i , -i , -i , -i , Yayımlama ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Eğer istersen gazete yayımlayabilirsin.
1. Eğer istersen gazete yayımlayabilirsin.
2. Yayımlama gücü bulunmak
yayın alanı, yayınevi, yayın organı, canlı yayın, kablolu yayın, muzır yayın, naklen yayın, yerel yayın, zırhlı yayın, deneme yayını, kapalı devre yayını, radyo yayını, televizyon yayını
1. isim , isim , isim , isim , Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat
2. Radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen eser, program, neşriyat
1. isim , isim , isim , isim , Bir radyo veya televizyonun vericisinin kaspadığı alan