Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yavşan otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sıracagillerden, mavi ve beyaz renkte çiçekler açan, kokulu, acı, kaynatılıp suyu ilaç olarak içilen bir bitki, yavşan (Artemisia)


yavsı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Bir tür kene


yavuklama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuklamak işi


yavuklamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -e , -e , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Nişanlamak

Örnek:

1. Kızını bir subaya yavukladı.

1. Kızını bir subaya yavukladı.


yavuklanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuklanmak işi


yavuklanmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Biriyle nişanlanmak

Örnek:

1. Dayısının oğluna yavuklanmış.

1. Dayısının oğluna yavuklanmış.


yavuklu
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sözlü

Örnek:

1. Köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar.

1. Köylerine dönmekte olan iki er, yavukluları için birer maşa aldılar.

2. Sevgili

Örnek:

1. Ancak seven yürek bu, yavukludan uzak kalmaya dayanır mı?

1. Ancak seven yürek bu, yavukludan uzak kalmaya dayanır mı?


yavukluluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuklu olma durumu


yavuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güçlü, çetin

2. İyi, gürbüz, güzel

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kötü, fena


yavuz hırsız ev sahibini bastırır
Anlamı:

1. biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz

Örnek:

1. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü.

1. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü.


yavuzca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yavuz bir biçimde


Telaffuz : yavu'zca

Yavuzeli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gaziantep iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : yavu'zeli

yavuzlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuzlanmak durumu


yavuzlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Yavuz gibi olmak, yavuz durumuna gelmek

2. Sertleşmek, çetinleşmek, kabadayılaşmak


yavuzlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuzlaşmak işi


yavuzlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Yavuz duruma gelmek

2. Sertleşmek, kabadayılaşmak


yavuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yavuz olma durumu

2. Yavuzca davranış


yay

İlgili Kelimeler:

yay ayraç, yayçizer, yay kabzası, yay kolu, halka yay, elektrik yayı, gece yayı, gün yayı, keman yayı, refleks yayı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk

Örnek:

1. Sadağını ve yayını kepenek altında dikkatlice tutuyordu.

1. Sadağını ve yayını kepenek altında dikkatlice tutuyordu.

2. Farklı amaçlarla çeşitli biçimlerde yapılan esnek parça

Örnek:

1. Araba yayı. Kilidin yayı. Kanepenin yayı.

1. Araba yayı. Kilidin yayı. Kanepenin yayı.

3. Zemberek

4. Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç

Örnek:

1. Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz.

1. Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz.

5. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir çember üzerindeki iki nokta ile bu nokta arasındaki çember parçası

6. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir eğriden alınan parça

7. müzik , müzik , müzik , müzik , Keman, viyolonsel vb. çalgılarda sürterek titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça


Yay
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan takımyıldızın adı


Özel: Evet

yay ayraç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cümle içinde geçen bir sözü metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen noktalama işaretinin adı, parantez, mutariza `( )`


yay gibi
Anlamı:

1. eğri

Örnek:

1. Ama işe yaramadı, yay gibi kaşlar birbirlerine yaklaşır gibi oldular.

1. Ama işe yaramadı, yay gibi kaşlar birbirlerine yaklaşır gibi oldular.

2. çok gergin


yay kabzası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ok yaylarının elle tutulan, şişkince olan orta kısmı


yay kolu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ok yaylarının esneyen uçlarının her iki yanı


yaya

İlgili Kelimeler:

yaya çivisi, yaya geçidi, yaya kaldırımı, yaya köprüsü, yaya yolu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yürüyerek giden kimse

Örnek:

1. Halk arabalarla, kayıklarla, yaya olarak oralara kadar geliyor ve bu ağaçların altına dağılıyordu.

1. Halk arabalarla, kayıklarla, yaya olarak oralara kadar geliyor ve bu ağaçların altına dağılıyordu.

2. Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş kimse

Örnek:

1. Spor işlerinde yayayımdır. Hele futbol gibi sporlarla uğraşmadım.

1. Spor işlerinde yayayımdır. Hele futbol gibi sporlarla uğraşmadım.

3. tarih , tarih , tarih , tarih , Osmanlılarda Yeniçeri Ocağından önceki dönemlerde Türklerden kurulan asker teşkilatı ve askeri

4. zarf , zarf , zarf , zarf , Yayan

Örnek:

1. Galiba sen köprüyü bizim gibi yaya geçmiyorsun.

1. Galiba sen köprüyü bizim gibi yaya geçmiyorsun.


yaya bırakmak
Anlamı:

1. yarışma söz konusu olan durumlarda geride bırakmak

Örnek:

1. Özellikle süper devletler, kendi çıkarları için kendilerine muhtaç dostları bir çırpıda yaya bırakıverirler.

1. Özellikle süper devletler, kendi çıkarları için kendilerine muhtaç dostları bir çırpıda yaya bırakıverirler.

2. yarı yolda bırakmak