Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yarmalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Uzunlamasına ikiye bölmek


yarmalık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yarma yapmak için ayrılmış (buğday vb.)


yarpuz
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ballıbabagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, kısa saplı, az veya çok tüylü, güzel kokulu bir bitki (Mentha pulegium)


yas

İlgili Kelimeler:

kara yas

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem

Örnek:

1. En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez

1. En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez


yaş

İlgili Kelimeler:

yaş baş, yaş dağılımı, yaş dönümü, yaş günü, yaş haddi, yaş sınırı, yirmi yaş dişi, olgunluk yaşı, zekâ yaşı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, sin (II)

Örnek:

1. Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.

1. Yaş otuz beş, yolun yarısı eder.

2. Hayatın çeşitli evrelerinden her biri, çağ

Örnek:

1. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik.

1. Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik.

3. Bir kurum, bir kuruluş, düzen vb.nin kurulduğundan bu yana geçen zaman

Örnek:

1. Yetmiş beş yaşına basan Türkiye Cumhuriyeti.

1. Yetmiş beş yaşına basan Türkiye Cumhuriyeti.

4. meteoroloji , meteoroloji , meteoroloji , meteoroloji , Bir gök cisminin oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi


yaş

İlgili Kelimeler:

yaş çayır, yaş kesim, yaş pasta, yaş sebze, yaş üzüm, gözyaşı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Nemli, ıslak, kuru karşıtı

2. Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze

3. isim , isim , isim , isim , Gözyaşı

Örnek:

1. Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu.

1. Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu.

4. argo , argo , argo , argo , Kötü

Örnek:

1. Bugün işler yaş.

1. Bugün işler yaş.

5. argo , argo , argo , argo , Zor


yaş akıtmak (veya dökmek)
Anlamı:

1. ağlamak


yas bağlamak
Anlamı:

1. Yas tutmak

Örnek:

1. Yurdumuzda düşmanlar dert ekti, elem biçti / Yas bağlayan milletin gözyaşlarını içti

1. Yurdumuzda düşmanlar dert ekti, elem biçti / Yas bağlayan milletin gözyaşlarını içti


yaş çayır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bütün yaz mevsimi boyunca yaş ve rutubetli olan topraklarda gelişen, üç köşeli otlar ve sazların da bulunduğu doğal çayır


yas çekmek
Anlamı:

1. yas tutmak

Örnek:

1. Hem yârinden hem yoldaştan hem köyden / Ayrı düşen garip kullar yas çeker

1. Hem yârinden hem yoldaştan hem köyden / Ayrı düşen garip kullar yas çeker


yaş dağılımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir toplumu oluşturan kimselerin yaşlara göre sayısal dağılımı


yaş dönümü
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Menopoz

2. Andropoz


yaş günü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinin doğduğu günün yıl dönümü


yaş haddi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir görevlinin görevinde kalmasına yasanın izin verdiği en ileri yaş, yaş sınırı


yaş ilerlemek
Anlamı:

1. yaşlanmak, ihtiyarlamak

Örnek:

1. Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten

1. Yaş ilerliyor. Artık geçti bizden / Kişi ev bark edinmeli vakitten


yaş kesen baş keser
Anlamı:

1. `ağaç kesmek, insan öldürmek kadar büyük bir suçtur` anlamında kullanılan bir söz


yaş kesim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabandan sızma veya toplanma suretiyle yer altından sulanan veya çoğu zaman ıslak durumda olan arazi


yaş pasta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Krem, krema ve yaş meyvelerle yapılmış pasta


yaş sebze
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taze sebze


yaş sınırı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaş haddi


yaş tahtaya (veya yere) basmamak
Anlamı:

1. bir işte uyanık davranarak aldanmamak


yas tutmak
Anlamı:

1. çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak

Örnek:

1. Sen gitmezsen Ankara'da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum.

1. Sen gitmezsen Ankara'da yas tutmazlar, demek dilimin ucuna kadar gelmişken tuttum.

2. duyulan acı ve üzüntüyü bazı davranışlarla belli etmek


yaş üzüm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Taze üzüm


yaş yetmiş, iş bitmiş
Anlamı:

1. `yaşı ilerlemiş insandan fayda beklenmez` anlamında kullanılan bir söz


yasa

İlgili Kelimeler:

yasa dışı, yasa koyucu, yasa önerisi, yasa sözcüsü, yasa tasarısı, yasa teklifi, anayasa, ahlak yasası, başatlık yasası, doğa yasası, ergime yasası, üç durum yasası, düşünme yasaları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural

Örnek:

1. Doğa yasaları.

1. Doğa yasaları.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Devletin yasama organları tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun

Örnek:

1. Buradaki yasaların yabancıların ev satın almalarına mâni olup olmadığını bilmiyordu henüz.

1. Buradaki yasaların yabancıların ev satın almalarına mâni olup olmadığını bilmiyordu henüz.

3. Bilimde çok sayıda deney ve gözlemden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum

Örnek:

1. Yer çekimi yasası. Mendel yasaları.

1. Yer çekimi yasası. Mendel yasaları.

4. Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması toplum içinde yaşamanın bir mecburiyeti olan alışkıların bütünü

Örnek:

1. Ahlak yasası.

1. Ahlak yasası.

5. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel

Örnek:

1. Düşünme yasaları.

1. Düşünme yasaları.