yarasalar

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yarasa türlerini içine alan memeliler takımı

yarası olan gocunur (veya gocunsun)

Anlamı:

1. `bir işte sorumlu aranırken kusuru olan kimse telaşa düşer` anlamında kullanılan bir söz

yaraşık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaraşma, uyma, uygunluk

yaraşık almak

Anlamı:

1. yaraşmak

yaraşıklı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaraşan, uygun, yakışır

yaraşıksız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaraşık olmayan, yaraşmayan, yakışmayan

yarasın!

Anlamı:

1. `afiyet olsun` anlamında kullanılan bir söz

yarasını deşmek

Anlamı:

1. acıyı, üzüntüyü hatırlatmak, tazelemek

yaraşır

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Layık, uygun

Örnek:

1. Yüzüne kahramanlığına yaraşır bir tebessüm sindirdi.

1. Yüzüne kahramanlığına yaraşır bir tebessüm sindirdi.

yaraşırlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaraşır olma durumu

yaraşma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaraşmak işi

yaraşmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yakışmak, uymak

Örnek:

1. Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır.

1. Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır.

2. Yatkın olmak

Örnek:

1. Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu.

1. Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu.

yaraştırma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaraştırmak işi, tensip

yaraştırmak fiil

Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Uygun görmek, yakıştırmak, tensip etmek

Örnek:

1. Sana işin kolayına başvurmayı yaraştıramıyorum doğrusu.

1. Sana işin kolayına başvurmayı yaraştıramıyorum doğrusu.

yaratabilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratabilmek işi

yaratabilmek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Yaratma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Şu beğenmediğiniz toplumdan daha soylu ve erdemlisini nasıl yaratabilirdik?

1. Şu beğenmediğiniz toplumdan daha soylu ve erdemlisini nasıl yaratabilirdik?

2. Yaratma becerisi bulunmak

3. Yaratma gücü bulunmak

yaratı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratım

yaratıcı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yaratma yeteneği olan, kreatif

Örnek:

1. Gazi yaratıcı bir enerji kaynağı...

1. Gazi yaratıcı bir enerji kaynağı...

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan, kreatif

yaratıcılık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratıcı olma durumu

Örnek:

1. Yaratıcılığımızı sürdürelim, daha iyi bir dünya için var gücümüzle çalışalım.

1. Yaratıcılığımızı sürdürelim, daha iyi bir dünya için var gücümüzle çalışalım.

2. Yaratma yeteneği

3. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Her bireyde var olduğu kabul edilen, bir şeyi yaratmaya iten farazi yatkınlık

yaratık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratılmış canlı varlık, mahluk

Örnek:

1. Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı.

1. Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı.

yaratılabilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratılabilmek işi

yaratılabilmek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaratılma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Farkındalığı böylece kaydetmekle ne duygular aktarılabiliyor ne şiirsel bir metin yaratılabiliyor.

1. Farkındalığı böylece kaydetmekle ne duygular aktarılabiliyor ne şiirsel bir metin yaratılabiliyor.

yaratılış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratılma işi

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı tarafından yoktan var edilme işi

yaratılma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yaratılmak işi

Örnek:

1. O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir.

1. O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir.

yaratılmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yaratma işine konu olmak

Örnek:

1. Hepimiz birbirimiz için yaratılmışız.

1. Hepimiz birbirimiz için yaratılmışız.