92406 kayıt bulundu.
gönlü yaralı, yüreği yaralı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yarası olan, yaralanmış (kimse), mecruh
1. Yaralılarımızı develer üstünde götürüyoruz.
1. Yaralılarımızı develer üstünde götürüyoruz.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dertli, üzüntülü
1. Her şeye layık ama layık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adamdı.
1. Her şeye layık ama layık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adamdı.
1. `birinin düşkünlüğünden yararlanarak ondan öç almak doğru değildir` anlamında kullanılan bir söz
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , en küçük bir yardımı bile esirgemek
1. -e , -e , -e , -e , Bir şey yararlı olmak, yarar sağlamak
1. Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar?
1. Sertleşmeyi bilmeyen bir iyilik, iyilik olmakta ısrar eden bir iyilik neye yarar?
2. Bir iş için uygun olmak, kullanılır olmak
3. Sağlık bakımından elverişli olmak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşine gelmek
1. Seçim barajı bazı partilere yaradı.
1. Seçim barajı bazı partilere yaradı.
1. gereksiz olmak, boşuna yapılmış olmak
1. Ona iyilik yaramaz.
1. Ona iyilik yaramaz.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uygun ve yararlı olmayan, bir işe yaramayan
2. Söz dinlemeyen, uslu durmayan, yasaklanan şeyleri yapmakta ayak direyen, haşarı (çocuk), uslu karşıtı
1. Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu.
1. Annesine bakabilmek için akşama kadar elliye yakın yaramazın kahrını çekiyordu.
3. Çapkın
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çocuk söz dinlememek, rahat durmamak, yasak edilen şeyleri yapmakta ayak diremek
1. isim , isim , isim , isim , Yaramaz olma durumu
2. Yaramazca davranış
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Kötü, uygunsuz durum veya haber
1. isim , isim , isim , isim , Dostlar
1. Durup el bağlayalar yâran saf saf
1. Durup el bağlayalar yâran saf saf
2. tarih , tarih , tarih , tarih , Bir amaç çevresinde toplanmış veya aynı amacı güttükleri için bir araya gelmiş olanların tümü
1. Rusçuk yâranı. Malta yâranı.
1. Rusçuk yâranı. Malta yâranı.
Lisan : Farsça yārān
Telaffuz : ya:ra:nı
1. isim , isim , isim , isim , Yaranmak işi
1. Yaranmaya çabalar, güçlü olduğumuzu kabul ettirmeye kalkar, dolaplar çeviririz.
1. Yaranmaya çabalar, güçlü olduğumuzu kabul ettirmeye kalkar, dolaplar çeviririz.
1. -e , -e , -e , -e , Bir davranışla birini memnun etmek
1. Kocası için saçını süpürge etti yine de yaranamadı.
1. Kocası için saçını süpürge etti yine de yaranamadı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İçten olmayan davranışlarla birini memnun etmeye, gözüne girmeye çalışmak
kamu yararı
1. isim , isim , isim , isim , Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj
1. Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık.
1. Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık.
2. Çıkar
1. Kızılay yararına bir balo.
1. Kızılay yararına bir balo.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yarayan, elverişli, uygun
1. Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır.
1. Sanat yalnız insanları ıslah etmeye yarar bir vasıtadır.
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Yarar peşinde koşan, faydacı, pragmatik
1. isim , isim , isim , isim , Ahlaki iş ve davranışlarda yararın ilke edinilmesi
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti, faydacılık, pragmatizm, pragmatiklik