92406 kayıt bulundu.
1. yararlı olmak, olumlu etki yapmak
1. Birkaç kez alkol tedavisi gördü ama yararı olmadı.
1. Birkaç kez alkol tedavisi gördü ama yararı olmadı.
1. -den , -den , -den , -den , Yararlanma ihtimali bulunmak
2. Yararlanma becerisi bulunmak
1. -den , -den , -den , -den , Yararlanma işi yaptırılmak, faydalandırılmak
1. -den , -den , -den , -den , Yararlanma işini yaptırmak, faydalandırmak
1. -den , -den , -den , -den , Yararlanılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -den , -den , -den , -den , Yararlanma işi yapılmak, faydalanılmak
1. Dramatik özellikteki oyunlarda karşıtlıklardan yararlanılıyordu.
1. Dramatik özellikteki oyunlarda karşıtlıklardan yararlanılıyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Yararlanmak işi, faydalanma
1. Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti.
1. Nifak unsurları her ikisinin iyi niyetlerinden yavaş yavaş, sinsi sinsi kendi çıkarlarına yararlanmasını bilecekti.
1. -den , -den , -den , -den , Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yarar sağlayan, yararı olan, yarayışlı, faydalı, nafi, avantajlı
1. Anlattıklarınız benim için çok yararlı.
1. Anlattıklarınız benim için çok yararlı.
1. fayda sağlayan ve üretken duruma getirmek
1. Devlet, özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirler alır.
1. Devlet, özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirler alır.
1. yarar sağlamak, faydalı olmak
1. Bu, karınca kaderince, memleketime az da olsa yararlı olacağımın, olmak için çalışacağımın sevincidir.
1. Bu, karınca kaderince, memleketime az da olsa yararlı olacağımın, olmak için çalışacağımın sevincidir.
1. isim , isim , isim , isim , Yararlılık
1. Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum.
1. Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum.
1. isim , isim , isim , isim , Yararlı olma durumu, faydalılık, yararlık, yarayışlılık
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yarar sağlamayan, yararı olmayan, işe yaramayan, yarayışsız, faydasız, nafile, avantajsız
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Girişken (kimse)
1. Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını.
1. Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yarasalardan, ön ayakları perdeli kanat biçiminde gelişmiş, vücudu yumuşak sık kıllarla kaplı, iskeletleri hafif yapılı, uçabilen memeli hayvan (Vespertilio)
1. Çırpındı üç yarasa kanadı karanlıkta / Gün görmeyen gözleri üçünün de hanlıkta
1. Çırpındı üç yarasa kanadı karanlıkta / Gün görmeyen gözleri üçünün de hanlıkta
Telaffuz : yara'sa