92406 kayıt bulundu.
yaptırım gücü
1. isim , isim , isim , isim , Yaptırma işi
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Kanun, ahlak gibi kurumların buyruklarının yerine getirilmesini sağlama, müeyyide
3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Yasaya, kurala karşı yapılan aykırı davranışlara verilen ceza
1. isim , isim , isim , isim , Kanun, ahlak gibi kurumların buyruklarının yerine getirilmesini sağlayan güç
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek
1. Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim.
1. Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim.
2. Satın almak
1. Her ay iki beşibirarada yaptırıyor, karısı Gülsüm'ün kalın boynuna takıyordu.
1. Her ay iki beşibirarada yaptırıyor, karısı Gülsüm'ün kalın boynuna takıyordu.
1. -i , -i , -i , -i , Yaptırtma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yaptırtmaya gücü yetmek
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Yapmasını sağlamak, yapmasına sebep olmak
1. Bunun fotoğrafını çekip bilmem kaç boya üstüne klişesini yaptırtıp basabilirsiniz.
1. Bunun fotoğrafını çekip bilmem kaç boya üstüne klişesini yaptırtıp basabilirsiniz.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok yakın
1. Birimizin erişilmez uzaklarda gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor.
1. Birimizin erişilmez uzaklarda gördüğünü öbürümüz yapyakın görüyor.
Telaffuz : ya'pyakın
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yalın
1. Yapyalın gerçekler içinde bile çoğu kendini masal âleminde sanıyor.
1. Yapyalın gerçekler içinde bile çoğu kendini masal âleminde sanıyor.
Telaffuz : ya'pyalın
yalı yar
1. isim , isim , isim , isim , Uçurum
1. Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu.
1. Aşağıda daimî akislerle seslenen gürültülü, derin yarlar tehlike hissini kalbimizden ayırmıyordu.
zülfüyâr
1. isim , isim , isim , isim , Sevgili
1. Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
1. Yâr yoluna dökülmedik dilleri neyleyim / Yâr yâr / Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Dost, tanıdık
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Yardımcı
1. Allah'tan başka yârim yoktur.
1. Allah'tan başka yârim yoktur.
Lisan : Farsça yār
Telaffuz : yâ:ri
1. `bir dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir` anlamında kullanılan bir söz
1. yardım etmek, yararlı olmak
1. Fakat talih kendisine hiç yâr olmuyordu.
1. Fakat talih kendisine hiç yâr olmuyordu.
yara bandı, yara bere, yara otu, açık yara, ağır yara, kızılyara, ciğer yarası, dil yarası, gönül yarası, kalp yarası, yatak yarası, yürek yarası
1. isim , isim , isim , isim , Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik
1. Yaranı tımar ettiler mi?
1. Yaranı tımar ettiler mi?
2. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık
1. Geminin omurgasındaki yara.
1. Geminin omurgasındaki yara.
3. Vücutta işlemekte olan çıban
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dert, üzüntü, acı
1. Bu yarayı deşmeyin.
1. Bu yarayı deşmeyin.
1. vücutta veya bir şeyin yüzünde yara oluşmasına sebep olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , büyük üzüntü vermek
1. yaralanmak
1. Beyzade sağ salim kurtulacak ama İbiş ağır bir yara alacaktı.
1. Beyzade sağ salim kurtulacak ama İbiş ağır bir yara alacaktı.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , itibar kaybetmek
1. isim , isim , isim , isim , Yara üzerine yapıştırılan, özel olarak hazırlanmış, ilaçlı, küçük şerit